27 Mayıs 2012 Pazar

ortam meraklısı ufak memeli zeynep

arkadaşları'nın 100.000€'luk arabalarıyla okula gelirken o 2.500.000€'luk metrobüse binmenin verdiği cool'lukla okula gelir.
elit ortamlarda anlamadığı kelime'nin manasını bir sn diyerek gittiği wc'den girdiği google'da bulur ve döndüğünde bir bilim kadını edasıyla konuşur.
aynı konuşma içersinde hem freud'dan hem mevlana'dan alıntılar yapar.
üni'de aynı anda hem abdurrahman hem de berke'yle kankadır.
eylem'in hatrına atatürk düşmanı video'sunun altına yaptığı yorumu huzeyfe online olunca siler.
2 günlük gittiği yurt dışı gezisinden döndüğünde hemen facebook'unda "şıpıdık terliklerimle yağmurlu london geceleri bambaşka :))" fotosunu yayınlar. bu foto özeldir zira sayfasında işaret parmağı yanağında hiç varolmamış gamzesine saplı yaklaşık 50'ye yakın sempatik sandığı fotosu vardır.
kalabalık ortamda girerken sağa sola bakıp arkadaşlarını aramadan yürür o sırada boş düşünür dolu bakar. kendini karizma sanar.
twitter'da "yüksek iq'lu insanlar gece duvara sıçar" gibi tırt twittleri rt'leyecek kadar gizli megolamandır. "arkadaşlarımı mutlu etmek için söylediğim sözleri kendime de söylemeliyim" (alt metni çok iyi bir insanım amına koduklarım) tarzı twitler girer.
sorsan dünya o'nun çevresinde döner zira twitter ve facebook haricinde herkes ona yazıyordur.

üniversite öncesi zeyno ile üniversite sırasındaki zeynep arasında bariz bi simetri vardır. artık en sevdiği filmler kemal sunal filmleri değil bio'suna not olarak düştüğü tarantino'nun nihilist dünyası ile burton'un futurist dünyasını yansıtan filmler :s' dir.. en sevdiği renk yeşilken bir anda lila, fuşya ve saks mavisi olmuştur.

cnbc-e dizilerinin hepsini izler.. ancak adını feriha koydum'un 58.bölümünü geç yayınladığı için facebook adminini bloklar.
normalde nasılsın sorusuna iyiyim derken 450 arkadaşa sahip facebook'unda

+ nasılsın ?
- aya kadar yüzeceğim derken yakamoz olmayı başaran bir deniz altı canavarı gibi talihsiz, okyanusa yazı yazacak kadar anlamsız, ancak yarını hoplatacak kadar asil'im yazar.

zira evlilik diye diye kaçırtıp her gün sayfasını refresh'lediği eski 2 sevgilisinin o yazıları okuduğunu sanar.
komşu kızı üçüncü çocuğa hamileyken o hala hayatını ifade eden -ingilizce- veciz sözler'i bulma peşindedir.
kafası karışıktır az biraz da kederli..

ccc bence hos oldu ccc

23 Mayıs 2012 Çarşamba

kızların tercih etmediği efendi adam

onlar biziz... kadınların, gerçekten de, ihtiyaçlarını karşılayamayan efendi adamlar... ve evet, dedikleri kadar varız...

en başta sıkıcı insanlarız biz... her gece başka maceraya atılmak istemeyiz... malesef, sevdiğimiz kızın yanında olmak yeter bize...

sudan sebeplerle tartışmalar yaratıp sizi kıramayız... bir hata yapmışsak da, zeytinyağı gibi üste çıkamayız bir çırpıda...

sizin fikirlerinize, isteklerinize önem vermemezlik edemeyiz... aslında o yüzdendir o çok itici bulduğunuz "'sen' nereye gitmek istersin?", "'sen' ne yemek istersin?" gibi sorularımız, karar verememekten değil...

 herhangi bir yeteneğimiz varsa, bir müzik aleti falan çalıyorsak mesela, bunu her dakika gözünüze sokamayız... her gece sahillere inip, ateş başında "akdeniz akşamları"nı çalarken, etraftaki diğer kızlara "delici" bakışlar atamayız...

yaptığımız hatalar için binbir türlü yalan söyleyemeyiz... kafamızda kırk tilki falan da dolaştırmayı beceremeyiz hiç...

öyle her gördüğümüz kızı yatağa atmak istemeyiz... günün her saniyesi sizi "yine ne halt ediyor bu acaba?" diye meraklandırıp, telefonla yapışık bir biçimde yaşatamayız...

aldatamayız sizi... gözyaşları içinde arkadaşlarınızın yanına koşturup, "bu kaçıncı ya!" diye bağırtamayız... salya sümük ağlatamayız...

doğum gününüzü unutamayız... sevgililer gününde, elimizden hiçbir şey gelmese bile, en azından bir kırmızı gül almamazlık edemeyiz...

her dakika sizi sevdiğimizi söyleyemeyiz... hele yalandan hiç... tavırlarımızdan ve gözlerimizden anlayabilirsiniz sadece...

daha ilk günden yatakla ilgili planlar yapamayız... gün gelip, ilişki ilerleyip de sevişme gerçekleştikten sonra da, kusura bakmayın ama, sabah bizi yanınızda bulursunuz... sabahın köründe sizi o halde bırakıp kaçamayız...

mutsuz edemeyiz sizi... hatta sizin mutluluğunuzu herşeyin önüne koyarız, ne yazık ki...

ve çok hata yaparız; sizi hayatımızın tam ortasına koymak,  mutlu olmanız için elimizden geleni yapmak ve sizi çok sevmek gibi...

yani aptalız biz... o çok sevdiğiniz, peşlerinden günlerce ağlayıp küfürler ettiğiniz "piç" adamlar gibi olamayız... yukarıda anlattığım gibi, istediklerinizin hiçbirini yaşatamayız size, bu ihtiyaçlarınızın hiçbirini karşılayamayız... onların verdiği acıları veremeyiz... ama merak etmeyin bizim de soyumuz tükenecek birgün...

hak veriyorum size... bizi tercih etmemekte sonuna kadar haklısınız...

yazarın notu: genelleme yapmaktan ve topluluk adına konuşmaktan haz etmem ama idare edin bu seferlik...


ccc rahati kacan adam ccc


22 Mayıs 2012 Salı

doğuda asker olmak

otostopcu genc farkıyla

Zordur doğu da asker olmak, hem de çok zor. Bir çeken bilir, başka kimse bilmez anlayamaz bile. Görürsün imkansızlığı yada var olduğuna inandığın imkanı kullanamamayı. Unutursun sivili, hatta hayatı, yeri gelir nefes almayı bile unutmak istersin. Bol bol geçmişini sorgularsın gelecek planlarını kenara bırakırsın, çünkü geleceğin olacak mı gelecekte olabilecekmisin düşünmek istemezsin. Sormaz mevziidaşın sana neden 3 paket sigara içtiğini bilir çünkü oda, anlamsızda olsa griye bulanmış dumanda moral aradığını. Bir gün silah sesi duyarsın, sivilde duyduklarından ya da eğitim atışlarındaki seslerden farklı olduğunu hissedersin. Korku düşer önceleri yüreğine elin ayağına dolanır ne yapacağını şaşırırsın. Takvim yaprakları azaldıkça farkına varmadan alışırsın seslere farkında değilsindir bağımlılık yapmıştır. Kulağın silah sesini arar. Uyurken duyduğun silah sesini hoşgörüyle karşılamaya başlarsın. Normal sıradan bir durum olmuştur artık. Düşünürsün sevdiklerini düşünürsün ananı, babanı varsa yârini uzaktasındır onlardan, desteğe ihtiyaçları varsa yanlarında değilim diye kahredersin kendini ama elden bir şey gelmez.

Sabah kalkarsın yine sıradan bir gündür. Akrebin yelkovanı kovalamadığını düşünürken acı haber ok gibi girer mevziine şehit düşmüştür arkadaşın. Bıçak kesmiş gibi soğursun hayattan. Ne yemek ne su ne sigara canın istemez hiçbir şeyi. Zaman geçmiştir fakat farkında değilsindir, hayatta olduğunun bile farkında değilsindir. Derken arkadaşın gazi olur. Yine bir burukluk kaplar içini düşünürsün, artık arkadaşın için bambaşka bir hayat vardır. Onun gözünden dünyaya bakmayı düşünürsün sadece düşünürsün karanlıktan başka bir şey göremezsin, vatan için gözlerini kaybetmiştir . Ararsın moral vermek istersin ama kelimeler boğazında düğümlenmekten başka bir işe yaramaz. Cılız bir ses ile “vatan sağ olsun devrem” der.

Gün gelmiştir. Tezkereyi alırsın. Geçmek bilmiyor dediğin günlere, ulan ne çabuk geçti dersin. Dönüş yolu başlar ve o kadar kısa sürede özlediğini, özleyeceğini anlarsın. Sivile gidersin. Sadece gidersin aklın ordadır.Hep geriye dönmek istersi...

20 Mayıs 2012 Pazar

duygusal kararlar zaman kaybettirir

hayatının belli bir döneminde,her şeyi tecrübe edinirsin,herşeyi yaşadım, artık düzelmenin vaktidir dediğin zaman başlar bu uzun süreli ilişki. başlarda o kadar güzel ve anlamlı gelir ki,hayatında verdiğin en doğru kararlardan biri olduğuna inandırırsın kendini. yıllanmış dostluklar silinir en başta çünkü artık onlara ayırdığın vakti hayatında verdiğin en doğru karara ayırıyor olursun.her anın o kararın ile baş başa geçerken, hayatını tükettiğinin farkına varmadan gülücükler saçıyor olursun. kavgalar tartışmalar belli bir dönem sonra kendini yavaş yavaş göstermeye başlar. zannedersin ki bunlar bu işin tuzu biberi, bunlar olmazsa olmaz, yoksa çok monotonlaşır ilişki dersin kendi kendine.

kandırırsın kendini çünkü verdiğin doğru karar senin tek doğrun olmaya başlamıştır hayatında. hayatını ona göre planlar hatta ona göre nefes alırsın. bütün geleceğini onun üzerine kurarsın. işte o döneme girdiğin zaman kaybetme korkusunun büyüklüğü sevginin büyüklüğünü bastırır olur. eskiden yaptığı en ufak hatayı görmezden gelemezken,en büyük hataları görmezden gelmeye başlarsın. artık işin bitmiştir. düzelteceğine inanırsın,biz nelerin üstesinden geldik bunu da atlatırız gibi klasik cümleleri kendi kendine söyler durursun. yeni bir sayfa açtık muhabbetine girmeniz zaten bütün hayatınızı tek doğru olarak zannettiğiniz şey ile bitirdiğiniz anlamına gelir.

işte kısır döngü burada başlar... bu sefer de eski dostları arar olursunuz çünkü dertleşebildiğiniz tek şey bir duble rakı olmuştur. onunla planladığınız bütün geleceğiniz birden yok olur. artık başka bir kişi haline gelirsiniz. kimseye güvenmeyen,en ufak şeyi bile sorgulayan bir kişilik ile hayatınıza devam etmek zorunda kalırsınız. onca emeğin boşa gittiği, onca hayalin çöpe gittiği düşüncesi sizi sadece günü kurtarmak için yaşamaya iter. verdiğiniz en doğru kararın hayatınızı mahvetmesi, sizin bir daha kolay ve mantıklı kararlar vermeyeceğiniz düşüncesini beyninize aşılar.

''duygularınızla verdiğiniz kararlar size her zaman kaybettirir.''

ve son olarak,hak ettiğiniz değeri istiyorsanız,hak etmediği kadar değer vermeyeceksiniz... //namuslukedi



17 Mayıs 2012 Perşembe

sevgilinin aldatması

üniversiteye adım attığımda uçan kuşu bile sikerim diyen bünye için muhtemel son'du belki de..

adım attığımda kısa bir süre sonra ortak seçmeli derste (deneysel tasarım) "kendim" konulu sunum yapılırken, projeksiyon karşısında 20 kişilik sınıfa karşı anlatmıştık kendimizi..

hayranlıkla dinliyordum o kalktığında, konuşurken sanki aklımdan geçenleri benden daha önce dile getiriyor, ruhlar aynı sadece bedenlerimiz buz kesiyordu..

bu gizemli evre kısa sürede ikimiz arasında hayranlık derecesine kadar ilerledi.. ucan kusu bile sikerim diyen ben kızın karşısına belki yüzlerce kez geçmişsem bile, kalp atışlarımı kontrol etmekte güclük ceker olmustum..

aptal bir aşıktım artık, kendime itiraf bile etmekten cekinir olmuştum..

birbirimizin olduk, cok sevdik.. ben katalog kartvizit kampanya görsel tasarımı yaparken o atolyede tuval üzerine yağlı boya, heykel yapıyordu..

aileler tanıstırıldı, fakultenin muhtemel en uzun soluklu iliskisi ve benim gibi ürolojik bölgesiyle beyni yer değiştiren bir öküzün bile sadakat sınırlarını zorlarcasına fırsatlarını tepmesine yol açan hergün dahada yeşeren kutsal bir sevgi..

sadakatımdan titriyor, fakulteye her sene daha yeni mezun sarışın liseli çıtır hatunlar istila ediyordu.. düşmüyorda değil, bırak ereksiyon olmasını kafamı cevirmiyordum..

bir yanda düğün davetiyelerinin estetiği için stüdyolarda fotoğraflar eşliğinde büyük bir heyecanla tasarlamaya çalışan bünye..

diğer yanda ikimizin heykeli üzerine aylarca atolyelerde uykusuz kalıp sabahladığım çok sevdiğim sevgilim..

seneler su gibi akıp geçti, güvenim sonsuzdu keza onunda öyle.. zaten yanıbaşımdaydı sürekli birlikteydik fırsat bile oluşmuyordu kötü sonlar için..

anne babası yıllar önce ayrılmıs, annesiyle birlikte yaşıyorlardı.. pazar sabahları babasına kahvaltılara giderdi, birlikte baba kız kahvaltı eder sonra annesinin evine tekrar donerdi..

bir gece oldu uyuyamadım, birşey düğümlenmişti boğazıma.. çarpıntılarım oldu bütün vucudum titriyor soguk terler dokuyordum..

sabaha kadar uyuyamadım yarın pazardı.. sabahın köründe evlerine gittim sokagının başında 2 bina arasında saklandım 45 dakika kadar onun cıkmasını bekledim.. şeytan dürtüklüyordu, takip edecektim.

uyanır uyanmaz her sabahki şirinliğinden taviz vermeden "günaydın" mesajını süslü cümlecikleriyle yazmıs ve yola koyulmustu.. uyuyor numarası yapıyordum, cevap vermedim..

çıktı takibe başladım, hiçbir yere girmeden babasının evine girdi.. yüreğime su serpmisti, ahmaksın oglum 4 senelik sevgilinden bile şüphelendim dedim kendi kendime..

kızgınlıklarım birden fazlasıyla yumusamaya ve ona karşı koyamadıgım sürekli yeşeren sempatizanlıgıma ayrı bir hava katmıştı, ahmaklık ettiğimi anladım.. gülümseyerek oradan uzaklastım..

atladım arabaya kendime sanal masturbasyon yapacagım ya, istinye park'a gittim.. 9.30 du 10 da açıldığını söyleyip yarim saat sonra gelmemi soylediler.. yarım saat bekledim ve içeri girip ona çok beğeneceği bir çanta aldım, kendi dünyamda kendimi affettireceğim ya..

kısmet bu ya, yolda geri dönerken mesaj attı. babasıyla birlikte ayakkabı bakmaya gideceklerini bugun biraz geç cıkacagını soyledi.. sadece onu çok sevdiğimi yazarak cevaplar attim..

habersiz babasının kapısının orada bekledim, zira hayatım boyunca hiç denememistim. 4 sene sonra kapılarında bekleyecek kadar gozlerimi bürümüştü..

tek çıktı evden irkildim, yavaş yavaş ilerledi sonra.. babası yoktu bile yanında.. takibe koyuldum .. icimde aldatıldıgıma yonelik gram şüphe olmazken yolda attığım mesajlara cevaplar verilmiyor..

kendinden emin yola devam ediyordu, markete gider eksik olan birşey alır dedikce o biraz daha uzaklasıyordu.. ve 4.levent metro çıkışına doğru gelip karşı yola geçti.. ve ziraat bankası önünde bir lavukla sarılıp optu..

kısa süre ayaküstü konustular o ara bana mesaj geldi, babasıyla dısarı cıkacaklarını 2 saate yakın alısveriste olacaklarını beni cok sevdiğini soyluyordu.. yemekteymis mesajlarıma o yüzden cevap verememis..

kısa surede bembeyaz kesilen suratım ve nefes alısverislerimi manuel olarak kontrol etmeye başladığımda gerçek daha kafama sarılan bok bir sigara gibi sonradan girmisti.. nefes alısverislerimi kontrol etmeye calısıyor vucudumu kaplayan evhamdan kurtulmam gerektiğini düşünüyordum..

hayatımı verdiğim ugrunda saclarımı doktugum yeri geldiğinde aileme karsı mahcup olmamak amacıyla birsürü acıklarını orttugum.. hatta karsıma aldıgım akrabalarımın bir ahı mıydı bu?

katil mi olmak yazıyordu ki amel defterimde.. kader, yazgı dedikleri şey bu muydu?

mezun olacaktık, askerlik işimizde hazırdı? reklam ajansımızın adını ve logousunu günlerce tasarlamadık mı?

arkamı dönüp hiçbirşey yapmadım, hattımı kırdığımı hatırlıyorum.. ağladım birde hayatında ender ağlayan tipler vardır ya.. işte onlardandım.. koştum, düşünmeden nereye varacağımı hesap etmeden..

kaldırımın birine kapaklandım, saatlerce hüngür hüngür ağladım.. aklımdan trilyonlarca sorular geçiyor hayatım, geleceğim, ailem, akrabalarım, çevrem, okulum hepsi biranda bitmişti..

sonrası mı?

günde 20mg dideral, yerine göre xanax.. panik atağa merhaba demistim..
git gide seyrelen saclarıma artık mucize diye gözüyle bakılan toppik bile yetersizdi..
memlekete gittim okulu dondurarak, aylarca çıkmadım..
haberlerini hiç almadım ya da ailem bana yansıtmadı..
panik atak halinde hastane acillerinden hiç çıkmadım, zaten memleketi tercihimde hastaneye yakın oluşundandı..
sonra düşündümde, insanlar kanserleri yeniyor, depremde ailelerini, işlerini, eşlerini herşeylerini kaybediyorlar..
kimisinin vucudunun bir tarafı noksan, kimisi benim isyan ettiğim hayata hayal gözüyle bakıyor.. toparladım kendimi dostlar..
hala okuyorum, okul anasının amı gibi uzadı o coktan mezun olmus bile.. bense bir sigara eşliğinde halime şükredip kadınlardan korkarak ömrümün geri kalan kısmını geçiriyorum..

bir çocugum olsun istiyorum belki ama.. ama kesinlikle annesi olmasın..

ccc sanal korku ccc

7 Mayıs 2012 Pazartesi

ya insanlar yanılıyorsa?

İş kazası ; bir ip cambazı için ölüm demektir, bankada çalışan gudubet suratlı Neriman Hanım için evrakların üzerine çay dökülmesidir.

Kar yağması bir çocuk için okulların tatil olmasıdır, bir yetişkin için trafiğin içine edilmesidir.

"Başın sağolsun" lafı söyleyen için bir görevini yapma, bir vicdanını rahatlatmadır. Duyan için dünyanın en ağır lafıdır.

Cahile laf geçirememek, Galilei için engizisyon mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır. Bir çocuk için Atari'nin televizyonu bozmadığını babaanneye anlatmaktır.

Kuran, inanmayan için saçmalık, öylesine inanan için evin bir köşesinde durması gereken Arapça kitap, gönülden inanan için lütuftur.

Terörist, bir Amerikalı için Müslüman, bir Türk için PKK'lı, bir Filistinli için İsrail devletidir.

Plüton, 5 sene önce lise giriş sınavlarına hazırlanan bir çocuk için gezegendir, bugün hazırlanan çocuk için değildir.

Savaş, aşırı zenginler için fırsat, generaller için onur, masumlar için ölümdür.

Korsan, yazarlar için hırsızlık, tezgâhtarlar için ekmek kapısıdır.

Huzur, bencil için sürekli cebini doldurup kendini garantiye almaktır. Kalender için tanımadığı üstü başı dağınık bir adama yemek ısmarladıktan sonra cebinde kalan son parayla dolmuşa binmektir.

Mütevazilik, kibirli insan için "mütevaziyim" demektir. Mütevazi adam için "ben de kibir sahibiyim" demektir.

Veli toplantısı, notları iyi olan öğrenci için pek bir şey ifade etmez, notları kötü olan öğrenci için kara kara düşünme zamanıdır.

Bayramlar ailesi olanlar için güzeldir, ailesi olmayan adam için sıradan bir gündür.

Tsunami bir Haitili için korkudur, Yozgatlı için "o ne a** goyum"dur.

Kurnazlık, bir çocuk için bakkala çaktırmadan içinde taso var mı diye cipsleri kurcalamaktır. Bir bakkal için "kaşarım kötü abi, beyaz peynir keseyim sana" deyip elinde kalan beyaz peyniri kakalamaktır.

Vatanseverlik cahil için ölmektir, kafayı kullanan adam için hayattayken bir şeyler yapabilmektir.

İnternet, ufku dar adam için Facebook'ta okey oynamaktır, ufku geniş insan için bütün dünyaya ulaşabilmektir.

Akıllı çocuk, cahil anneye göre yerinde mal mal oturan çocuktur. Elinde kamerayla "komik bi şey yapsa da internet'e koysam" diye düşünüp bütün gün evladını çeken hödük anne için şımarık çocuktur.

Saygı, cahil müslüman için başka insanların içkisine sigarasına laf atmaktır, akıl sahibi müslüman için müzik dinlerken "ezan mı okunuyor" tereddüttüne düştüğü an müziğin sesini bir an kısıp dışarıyı dinlemektir.

Eğitim toplumun gözünde kolejdir, üniversitedir, diplomadır. Toplumun yanıldığını farkedenler için her türlü yeni bilgi ve fikirdir.

insan içgüdüyle doğuştan gelen çok az şey haricinde kendi gözlemleyip yaşadıklarıyla öğreniyor dünyayı. Her insan farklı hayatlar yaşıyor, farklı olaylar gözlemliyor, farklı kişilerle ilişki kuruyor, ve ne gariptir ki her şeyi bu kadar "görelilik" üzerine olan insanın doğruları, doğru kabul ediliyor. Halbuki Plüton 5 sene önce de aynı Plüton'du, şu an da aynı Plüton. Plüton kendini bozmadı, Plüton değişmedi, o her zamanki gibi öyle dolanıp durdu yörüngesinde, değişen sadece insanın doğruları oldu. Bir şeyin "doğru" olması, insanların veya toplumun onu doğru bellemesiyle alakalı değildir. Fakat yine de doğası gereği kusurlu olmaya mahkum insanın doğruları doğru kabul ediliyor bu hayatta. idamlar, karalamalar, eğitim, adalet hep bu insanın doğrularına göre şekillendiriliyor bu dünyada. Medya, insanların sevmeleri gereken kişileri nefret ettirebiliyor, nefret etmeleri gereken kişileri sevdirebiliyor. Korkmaları gereken şeye alıştırabiliyor, alışmaları gereken şeyden korkutabiliyor. Zira insanlardan oluşan bir dünyanın doğrularını belirlemenin yolu, bu insanlara doğumlarından itibaren bir şeyleri "doğru" diye dayatmaktan geçiyor. insan onu doğru kabul ederse, o şey doğru oluyor.

Öyleyse bir soru soracağım.

Ya insanlar yanılıyorsa?

yazan : michael sikkofield

4 Mayıs 2012 Cuma

türk kızları bu size son uyarımdır

bunca zaman saltanatınızı sürdünüz, nazınızı kaprisinizi yaptınız saçma sapan triplerinizle alınganlıklarınızla türk erkeklerinin hayatını zindana çevirmeyi başardınız.

temizliğinize dikkat etmediniz, kıllarınızı almadınız, götünüzü göbeğinizi büyüttünüz. size selam veren her erkeğe sapık muamelesi yaptınız, daha ilk buluşmanızda evlilik muhabbetini açıp ortamın içine ettiniz.

çeyiz, elti,görümce, kına,bilezik gibi feodal söylemlerinizle kezbanlığınıza kezbanlık kattınız.

söz konusu penis olunca en yakın arkadaşlarınıza bile kazık atmaktan çekinmediniz. planlar yaptınız tuzaklar hazırladınız.

özellikle okullarda sıçmaya bile 7 kız giderek küçük çaplı bir amazon kezban kolonisi oluşturup iyice kendinizden tiksindirdiniz.

ama bitti...

artık türk erkekleri akıllandı. dünya küçüldü, artık yurtdışına gitmek ve yabancı arkadaşlar bulmak hiçte zor değil,
zaten biz gidemesek bile yazın akdeniz sahilleri rus amlılarıyla doluyor ki aranızdaki fark kıyas bile kabul etmeyecek kadar büyük.

iyi kötü üniversite okumuş ve meslek edinmiş her türk erkeği eğer yabancı dili de varsa rahatlıkla bir rus hatunu ile evlenebiliyor hatta yabancı dili yoksa da sorun değil ruslar o kadar zekiler ki çok kısa sürede sizden daha iyi türkçe öğrenebiliyorlar.

son yıllardaki yabancı kadınlarla evlenen türklerin istatistiğine bakarsanız ne demek istediği anlarsınız.

eğer böyle devam ederseniz bir kaç yıla kalmaz triplerinizi afra tafralarınızı ancak dildolarınıza yaparsınız.

kimse sizden orospu olmanızı önünüze gelene vermenizi beklemiyor. biraz insan olun kafi. benden bi sik olmaz

3 Mayıs 2012 Perşembe

türk kızlarına açık mektup

defalarca şu cümleyi duymaktan bıktım artık " kadın olmak zor, hele ki Türkiye de" ...

bu lafı her duyduğumda tanrı benimle dalga geçiyor olmalı demeden duramıyorum ?

pardon ama kadın olmak zor mu ? erkek olmak kolay mı ?

siz hiç birini tavlamak için rol yapmak nedir bilir misiniz ? türk erkeğinin çektiği cefaları ?

aslında hepimiz birer oscarlık oyuncularızdır.

her sabah sizin günaydın mesajınıza cevap vermek, hiç bir özel hayatımız yokmuş gibi 10 dakika mola vermeden mesajlaşmak, bir kız arkadaşımız olduğu zaman çekilen tripleri kıskançlıkları, nesillerdir epilasyonun yaygınlaşmasını beklemek ? sırf dikkat çekmek için yaptığınız o çocukca mal mal hareketleri dinlemek, görmek ?
o beni seviyor mu?
baş parmağını al, işaret ve orta parmağının arasına koy, daha sonra kendine çevir. gibi anlam verilemeyecek facebook durum güncellemelerinizi ulan belki yüz verir diyip beğen butonuna götürmek eli o vicdan azabını ?
fotoğrafı değil resmi beğen diyen hiç bir başka ırk gördünüz mü ? gerçekten ama gerçekten çok çirkinsin bunu sende biliyorsun bu gerçeği profil resmini 150 kişinin beğenmesi değiştirmez, aksine ne kadar yavşak olduğunu gösterir ! he bilir misin ?

omeglede, chatroulette'de saatlerce sürünmek, sadece ama sadece gerçek bir kadın görmek uğruna. sadece 2 saniye görmek için neler çekildiğini, onca penisi aşmanın verdiği moral bozukluğunu ? saatlerce kendini hiç bozmadan, 2 saat boyunca kasmış bir şekilde seri otsbir çekenlerin halini hiç düşündünüz mü ? acaba bu çocuk neden çekiyor diye düşündünüz mü "ıyyyhh iğrenç" diyeceğinize ?

"seks iğrenç"
"anal iğrenç"
"sevişmek iğrenç"
"sakso iğrenç"
"tüm fanteziler iğrenç"
"cinsellik konuşmak sapık ve iğrenç"
böyle bir toplumda erkeğin kendini tatmin etmesi, sapık ve iğrenç ? pardon ama bu nasıl bir mantıkdır ? bizim hormonlarımız var merhabaaaa... sizin yüzünüzden körelmeye başlayan organlarımız .
önünüze gelenle yatın demiyorum size yatmayın da ! ama en azından sevdiğin adam ile bir şeyler yaşa be kadın !
sevgili yokken ... otsbir
sevgili varken ... otsbir
arada ki farkı anlayan ?

sizler sadece hazıra konan bir ırksınız ve tarih umarım sizi unutur
esprileri erkekler yapar, beni ne zaman bir kadın saatlerce güldürücek ?
hesabı erkekler ödesin, ben ne zaman gönül rahatlığıyla 2 porsiyon sipariş edicem ?
muhabbeti erkekler açsın yönlendirsin, ben ne zaman "o değilde beyler... " dediğinizi duyup sizi dinlicem
ortamlara erkek soksun, erkekler düzenlesin, ben ne zaman sizden "berkcaan pub akalım kanki" duyucam...
ben ne zaman bir türk kadınıyla bilim, felsefe gibi konularda konuşucam siyaset tartışıcam ?
bunları saatlerce yazabilirim .
bakın bunlar basit ama önemli detaylardır aslında siz hiç;
gerçek bir kadınla sevişirim diye günlerce uykuda rüyalanmayı beklemek nedir bilirmisin ?
her amerikan filmi izlediğinde kahrolarak "adamlar yaşıyor amına koyim" diye iç geçirmek ?
facebook okeyde bir erkek olarak masa kurup 3 saat dolmasını beklediniz mi masanın ?
siz hiç minibüste oturup yanınıza güzel bir kız oturur diye dua ederken kızın "ayyh bu erkek yer beni" diyerek başka boş yerlere oturduğunu.
siz hiç karşı cinsden birinin yanınıza gelip konuşmasını beklediniz mi bir ömür boyu ?
şansımı deniyim ya deyip birinin yanınıza gidince
- merhaba diye selam verdiğinizde
+ imdaaat sikicek beni gibi bir tepki ile karşılaşsanız ne olurdu acaba ?

bakın sizi aşağılamak istemiyorum sadece değişim istiyorum birnevi bir devrim.

- merhaba
+ merhaba

en azından bunu yap

fakat bu kim, bu kimin suçu neden böyleler ! ?

biz. evet doğru duydun suçlusu biziz. erkeklerin %80'i aşırı yavşak ve aptal olursa böyle bir sonuç doğar buradan o %80'e seslenip sakinleşmelerini istiyorum ! ellerini yavaşca havaya kaldırsınlar
am için götünü siktirten, skor elde edemez unutma.. yazan: hdproduction

2 Mayıs 2012 Çarşamba

vajinaların burç özellikleri

doğum tarihimiz burcumuzu belirler.
bir kızın ilk ilişkisi onun yeniden doğduğu gündür tarihi önemlidir, vajinasındaki tepkilerini belirler.

ilk ikişkiye girdikleri tarihine göre am burçları özellikleri

koç amcığı
21 mart-20 nisan arası sikiken am, özgürlüğüne düşkün enerjiktir. her gördüğü yarrağı isteyebilir ama tatmin edemezsiniz çok çabuk sinirlenir sizi aşağılayabilir.

boğa amcığı
21 nisan - 21 mayıs arası sikilen bu am, güvenilir bir amdır. sümsükte olabilir, 5 dakika da iş bitsin ister aklı uykudadır. amcığın üzerine sürülen krema vs gibi şeylerden çok hoşlanır, yarrağı öyle yalar.

ikizler amcığı
22 nisan - 21 haziran arası sikilen bu am, değişkendir. ay şimdi istemiyorum, yok yok vaz geçtim ıslandım, aman boşver şimdi diye sürekli ikilemde kalır.

yengeç amcığı
22 haziran - 23 temmuz arasında sikilen bu am, evcimen bir amcıktır. moralini bozarsanız azmış olsa bile haftalarca sizi süründebilir ama iyi geçinirseniz kendisi istemese bile amcığı size hep açıktır.

aslan amcığı
24 temmuz - 23 ağustos arasında sikiken bu am, yatakta dominant olmayı sever. küserse, alacağız bir mücevher hemen amcığın gevşemesine yol açacaktır.

başak amcığı
24 ağustos-23 eylül arasında sikilen bu am, titiz bir amdır. aman, kılsız olsun, taşaklarda kıl olmasın, duş aldın mı diye kafanızı şişirebilir. sikinceye kadar atla karayı seçersiniz çünkü kuruntulu bir amcıktır ama açılıştan sonra gerisi gelir.

terezi amcığı
24 eylül - 22 ekim arasında sikilen bu am, kolay etkilenir bir amcıktır ama kolay etkilenmesi kolay sikilebileceği anlamına gelmez. konuşma onun için ön sevişme olabilir, önce bıdı bıdı kafanızı siker, sonra siktirir.

akrep amcığı
23 ekim - 22 kasım arasında sikiken bu am, tutkulu bir amdır. her yerde sizinle sevişebilir. barda, damda, köprü altında fark yapmaz. başına buyruk bir amdır. kuşkucu tavrı yüzünden dönem dönem sikinizi sıkıntıdan indirebilir.

yay amcığı
23 ekim - 22 aralık arasında sikilen bu am, özgürlüğüne düşkün bir amdır. fantezi sever, kaprissizdir. ama kısıtlanmaya gelmez, görünmez bir tasma ile elde tutabilirsiniz ama kısıtlandığını hissederse 2 gün içinde boynuzu yersiniz.

oğlak amcığı
23 aralık - 20 ocak arasında sikinen bu am, hesap kitap yapar. bu siki alsam şimdi böyle olur, şurdan siktirsem sonra da böyle sikilsem diye diye hesap yapar. sabırlı bir amcıktır. düzenli olduğundan bilirsiniz ki, prezervatifinizi hep aynı yerde bulacaksınız.

kova amcığı
21 ocak - 19 şubat arası sikiken bu am, arkadaş canlısıdır. çocukken, amımı gösteriyim sende sikini göster diyenler bunlardır. bu huyu ilerleyen dönemde de, gösterip vermeyen cinsine dönüşür. cilvelidir, sikeceğiz sanırsınız ama avuç yalarsınız, o genelde hedefi bilir ve o hedef genelde siz olmazsınız.

balık amcığı
20 şubat - 20 mart arası sikilen bu am, duygusal bir amdır. ühüü siktii benii diye ağlamsak otururken, atacağız bir aşkım içerikli mesaj ya da edeceğiniz cümle onu tekrar kıvama getirmeye yeter. iyi niyeti hep suistimal edilir. kararsız olması dolayısıyla, sikiliyim mi, sikilmiyim mi sorgusu sırasında doğru anda araya girerseniz sikersiniz.

amcık burcu tıpkı yükselen burç gibidir.

titiz bir başak burcu kadını, akrep amcığındaysa ikilemlerde kalabilir. sürekli pişman dolaşacaktır. kendini orada burada verebilme potansiyeli olan bu amcık, "üff yaptım ama pis ortamdaydı yaa, acaba şimdi mikrop kaptım mı" diye kendini sorgulayabilir, daha kötüsü sizin beyninizi sikebilir.
Ya da
Arkadaş canlısı cilveli bir kova kadının amı, eğer akrep burcundaysa, tam gösterirken siktirmeye karar verebilir ve 24-25 olmadan folloş olmaya adaydır.

doğum burcu ve am burcundan kişinin farklı etkilenmesinin örneklerini sizler çoğaltabilirsiniz.
bu yüzden kadınlar anlaşılmazdır çünkü onları, burçları, yükselen burçları ve am burçları sürekli etkiler ve anlaşılmaz kılar.  yazan: yarraksi dokunus