30 Kasım 2012 Cuma

her sevişme sonrası teselli bekleyen kadın

- kendimi kötü hissediyorum
- neden?
- kirliyim ben
- ya yine mi aynı şey?
- ailem beni bu halde görse…
- yahu ailen seni niye bu halde görsün
- şimdi kapıdan babam girse ne derim ben
- seni bırak ben ne derim o daha kötü
- hep kendini düşün zaten… kirliyim ben pisim
- merve lütfen ama ya, seven iki insanın birlikte olmasından daha…
- annem girse şimdi kapıdan
- ohoo kime diyorum ben ya
- kardeşim girse…

böyle kadınlar var, her sevişme sonrasında aslında yaptıklarının kötü bir şey olmadığına dair ikna edilmeyi bekleyen kadınlar var. kapıdan o anda içeri annesi girse ona neler söyleyebileceğini öğrenmek isteyen kadınlar var. seviştiği için kirli, pis olmadığını, dünyada sevişen tek çiftin kendileri olmadığını duymak isteyen kadınlar var.

bu kadınlara karşı sabırlı olmak lazım. sarf edilecek en ufak yanlış söz geri dönüşü mümkün olmayan sorunlara yol açabilir.

- şimdi kapıdan babam girse ne derim ben
- naber baba, şimdi seviştim biraz sonra gelebilir misin dersin
- ……..
- şaka yahu
- bırakır mısın beni
- ya valla şakaydı
- lütfen bırakır mısın.

diazepam

29 Kasım 2012 Perşembe

üst kat komşuya mektup

merhaba kemal bey nasılsınız? kemaldi değil mi? isminizi komol olamayacağını düşünerek bir akıl yürütme yoluyla buldum, umarım yanlış anlamamışımdır.

sağlığınızı sıhhatinizi sormama sanırım hacet yok. bir beygir kadar mukavemetli olduğunuzu dün gece bir kez, bir kez, bir kez, bir kez ve toplamda dört kez daha hatırlattınız. gelen konuklarımızı hakkıyla ağırladığınız için nacizane bir komşunuz olarak gururlanmadım değil. gerek semtimizin aydınlık yüzünü, gerekse ecdadımızın temel meşgalelerini koruduğunuz ve yaşattığınız için minnet duydum. insan minnet duyarken o an yaşanan ne varsa hepsini paket olarak duyuyor elbette. bu da bizim müteahhitlerimizin ucuza kaçmalarından kaynaklıyor canım. yoksa herkesin irili ufaklı minneti kendine.

komol bey, dün gece ne güzel bir geceydi değil mi? gerçi sizinle olan münasebetimiz sabah 4'ü buldu. o kadar içildikten sonra eve o saatte girmek de normal ama. evinizi çok sevdiğinizi ve hiç eli boş gelmediğinizi bilirim. sabahın körü de olsa bu tutkunuza yine bağlı kaldınız ya vallahi helal olsun. gerçi o içkiler nereye içildi hiç anlamadım, maşallahınız var :)

inanır mısınız bazı sabahlar nefesinizi ensemde hissediyor ve irkilerek uykumdan uyanıyorum. siz bazı gerçeklerin üzerinde yoğunlaşırken ben aynı saatlerde o gerçeklerin rüyasını görüyor oluyorum. yani küçük bir empati yaparsanız olayın en civcivli yerinde aşağıdan gelip sizin zilinizi çalmam gibi bi şeye tekabül ediyor bu durum. aşka olan saygımdan elbette böyle bi şey yapmam mümkün değil ya da bir diğer deyişle beni de sikersiniz diye korkuyorum. o yüzden nöbetçi yengenin "çoooooooooooooook güzeeeeeeeegghhhllll" nidalarını yorganımın altından, biraz da sinmiş ezik bir garson boy çocuk gibi dinlemeyi tercih ediyorum. bu esnada ister istemez zihnimde iki çıplak bedenin silueti beliriyor. fakat tahmin ettiğiniz gibi bir görüntü değil bu. daha çok boyunlarından eritilmiş kuyruk yağı akan ve birbirine dolanmış iki adet lombak karakteri gibi...

komohhh bey samimi söylüyorum ki artık samimiyiz diye düşünüyorum, bu kadar kadını nasıl düşürdüğünüzü de keşfedemiyorum. fiziksel olarak bodrum veya marmaris'de gündüzleri halk plajında takılıp geceleri barın üstünde lambada yapan emektar erkek arkadaşlarımıza benziyorsunuz. ankara küçük yer, gittiğiniz bi kaç yerde rast geldim de hep entel-tiyatrocu-bohem vatandaşların hayatlarını erittiği mütevazi barlardı. acaba umutsuzlara umut olmak için mi böyle bir yöntem seçtiniz ki? olaya sosyal sorumluluk olarak mı yaklaşıyorsunuz acaba? vardır bi bildiğiniz diye düşünüyorum.

sizi daha fazla meşgul etmeyeceğim. malum git-gel yol yorgunusunuz. kendimle ilgili değişimlere katkıda bulundunuz, bunu da söyleyeym dedim. allah razı olsun, artık saat 6 dedin mi ayaktayım. ne bir uykululuk hali, ne bir yataktan çıkamamak. bu sabah gelmeden önce 4 çeşit yemeğimi de yaptım, artık akşama ayaklarımı uzatıp bir sonraki bölümünüzü heyecanla beklemek kaldı. beri yandan insani ve hormonal bi takım taleplerimi yitirdiğimi de söyleyim de sevinin hadi hadi :) işte bu da sırf bi takım zevkler uğruna belki de yanlış insanlar seçmeme mani oldu. seks hayatım bitti tşk :)

gerçek bir öğretmenmişsiniz sevgili komşum. hem de hayat gibi, sike sike öğrettiniz!

hakkınızı helal edin, kombiyi de çıkarken kapatın. sıhhatler olsun.

altta kalan komuşunuz : tanrı şiva

25 Kasım 2012 Pazar

çağımızın hastalığı ilgi manyaklığıdır

çağımızın hastalığı budur, sosyal olma isteği, toplumun ortalamsının üstünde olma isteğidir. facebook-twitter-tumblr-foursquare felan hepsi buna hizmet ediyor amk. nasıl mı? açıklıyorum

facebook modası geçsede en çok arkadaş edinme,en çok beğeni alma, herkeşlerden üstün olduğunu belirtme aracıdır. süsle babam süsle amk anlamlı sözler müzikler bilmemneler. eskiden etiket çakma olayıda vardı o artık 4square da. herkesde madoda clupta herkeste risotto yiyor amk kimse tarhana çorbası içmiyor.(aksi örnekleri içten insanları tenzih eder alınlarından öperim)

twitter:twit nedir amk, faceooktaki durum olayının aynısı bide kuş var. anlamlı şeyler yazayım komik oalyım bilgi boğayım hede hödösü. işin içine twitter girdikten sonra sosyal medya adını sık duymaya başladık. olay sosyal medya olduya vay amk ben böyle ilgi manyaklığı görmedim arkadaş. yarak kürek tipler çıktı bide kitap yazdılar bu sayede para kırdılar amk.

tumblr:bu daha çok kezban kızların kullandığı birşey tam çözemedim ama arada anlamlı sözlerlerle resimler var. resimleri biri tumbılıyor sende odnan tumbılıyorsun. genel tema aşk-acı-sexi adam kadın resimleri-paris resimleri-fotoğraf makinası resimleri-çkulata-kedi

4square:işte bu.. adam utanmasa çıktığı yeri bile check-in yapacak bildirecek amk. niye major olunuyormuş. vay amk. herkeşlere ne kadar sosyal olduğumu göstermem lazım tribine girip kendinizi önemliymiş gibi hissetme adına heryrde chek-in yapan akılları sikem.

bunlar neden mi oluyor? insanlar arası samimiyet yok amk,bak sosyal medya sitelerine herkes birbiriyle anasıyla babasıyla içli dışlı. herkes muallak. eskiden çocuklar mahallelede oyun oynardı amk sosyal egoalrı tatmin olurdu sosyallik vardı şimdi bunlar var.burası sosyal egosu yerinde adamın yeridir.

özet: bambaleyo bambaleyyo o leyyo.

19 Kasım 2012 Pazartesi

kazıklanmak ile beleşçilik arasındaki ince çizgi

ilk defa bi yerde adana yerken oldu. adanalar bitti. çay alır mısınız dedi adam. alırız çay. ne var ki. bu bizim kültürümüzde var. yemekten sonra çay alırız. aldık. hesap bi geldi 4 tl fazla. adam çayı ikram ediyormuş gibi yapıp çay başına 2 tl almış. allah'tan masadaki pet suya dokunmamıştık da götü kaybetmeden çıkabildik. "4 tl'den ne olacak lan" deme hiç. paramız yoktu. menüden bakıyoz heralde kesemize uygun bir şey. o gün kenkart yüklemeyip o çaylar yüzünden eve yürüyerek gittik zaten.


daha sonra bi yerde yine yemek yerken, "içli köfte servisimiz var misafirlerimize. alır mısınız" deyip daha cevap veremeden tabağı koyup gitti adam. misafir dedi, servis dedi. biz onların misafiriymişiz sonuçta, öyle diyo adam, misafirlik bizim kültürümüzde var. tamam dedik. hesap bi geldi, 10 tl fazla. adamın yüzünde öyle bi ifade var ki, kesinlikle para almadıklarını düşünüyor bence. patron biliyo bi tek o içli köftelerin paralı olduğunu, kullanıyo bu herifleri. yoksa ben anlarım olum bana kazık sokacak adamı.


ondan sonra en son da bi gece klubündeyken (önceki anlattığımla aynı gece klubü. bi kere gittim yetti amına koyim) arkadaşla böyle sik gibi ayakta dikilirken ve neden böyle bi şey yaptığımızı sorgularken iki tane super sexy hot blow job webcamgirl kız "fotoğrafınızı çekebilir miyizzzzzz, hediyemiz olsun size" dedi. ben bi kıllandım aslında ama, arkadaşın dibi düştü böyle bi sürü pozlar vermeye başladı bi anda. sonuçta hediye bizim kültürümüzde var. hediye yani, ne olabilir ki. hediye dedi kız.


bi hesap çıkardılar 60 tl. 6 fotoğraf 60 tl. 4 tl'yi küçümsüyodun demin bak. nerelerden nerelere geldik. bi de iki tane acayip mini etekli çok ilginç kız koymuşlar, o fotoğraf makinasını götüne de sokamıyosun. yoksa sen ben gibi adam olsa valla ağzını burnunu kırarsın işte. arkadaş 40 tl'ye anlaştı bi şekilde. girmeseydi o kadar havaya. katalog çekiminde sanki pezevenk.


ayakta siktiler bizi osman ayakta siktiler bizi deyip duruyo. siktiler tabii.
bu kadar şey yaşadıktan sonra aynı yerde, başka iki tane taş gibi kız, "içki dağıtıyoruz almak ister misiniz" diye geldi. yerler mi lan artık deyip, siktir git bakışı attım. bozuldu kadın. döndüm arkadaşa dedim, "olm bütün dünya birlik olmuş bizi niye kazıklamaya çalışıyo. çok mu saf görünüyoz. sakın alma. sakın dedim bak burdan eve yürüyemeyiz çok uzak" dedim. tamam dedi. diğer arkadaşlar o içkilerden aldılar güzel güzel içtiler.


daha sonra bilmem ne festivali varmış, böyle şapkalar bi şeyler getirdiler. 10 kişilik grupta herkes aldı. taktılar şapkaları. biz almadık yer miyiz amına koyim. şapka dediğim de yaşlı şapkası ha. fötr şapkanın bi değişiği. eğlenesin diye getiriyorlar. bi şey değil, onu takan da eğleniyo. hemen bi değişiyo fotolar çektiriyo, sırıtıyo falan. lan ne acayip şey. şapka bu. ben araziye giderken takıyom o şapkayı. kıs kıs gülüyorum vodkaları içerken bunlar. hesap götünüze girecek, 1 hafta dışarı çıkamazsınız artık falan diyorum içimden.


gecenin sonunda gördük ki o vodkalar ve şapkalar harbiden hediyeymiş. sevgiline falan alıyosun ya bazen. gerçek bildiğin hediye. arkadaşla 6 tanesini 60 tl'ye çektirdiğimiz fotolara bakıp bakıp hüzünlendik. lan fotoda 60 tl edecek ne var. ben varım, arkadaş var. o mal 5 tl bile etmez zaten. ben de öyle bi adamım. bari biz kızları çekseydik de en azından bakar bakar osbir çekerdik.

jun misugi

17 Kasım 2012 Cumartesi

türk kızının cinsel devrim yapmasını beklemek

türk erkeğinin yıllardır içinde olduğu beklentidir. istiyor ki erkek, türk kızı cinsel devrim yapsın, artık evlilik öncesinde, taa lisede falan sevişme hakkını elde etsin, bekaret rafa kalksın, her erkek istediği kızla karşılıklı işbirliği içinde doya doya sevişebilsin, türk kızı sevişmeyi çok iyi öğrensin, nazlanmasın, istiyorsa hemen versin (!), vs. peki buna karşılık erkek ne yapsın? hiçbir şey yapmasın, kızların devrimini beklesin, yine leş gibi evlere, yine bir duşun bile zûl geldiği ortamlara kız atsın, yüzyıllardır sürdürdüğü gelenekten ödün vermesin. bir de bunun yanında karısı bakire olsun!

yani kızlar cinsel devrim yapsın, sevişmek özgür olsun ama evlenilecek bakire kız rezervi saklı tutulsun. erkek yıllarca istediği her kızla sevişsin, türk kızları rus kızları gibi olsun ama günü geldiğinde evlenebileceği, eline erkek eli değmemiş bakire kızını bulabilsin. yani kız devrim yapsın ama benim isteklerim hep baki kalsın. el ele tutuştu diye kızların töre cinayetine kurban gittiği, yeterince kan gelmedi gerekçesiyle kadınların öldürüldüğü, erkeklerin evlenmek için fellik fellik bakire kız aradığı bir ülkede, kızlar cinsel devrim yapsın, erkeklerle sevişsin ama erkeklerin bakire kız bulma hakkı saklı kalsın. devrim bir tek her kızın isteyen her erkeğe vermesi şeklinde vuku bulsun.

lan amın oğlu esteban senin o çok iyi sevişiyor dediğin rus kızı odasında sevişirken içeride yüksek sesle tv izleyen anasına babasına “ya ağız tadıyla bir seviştirmediniz, kısın şunun sesini” diyebilecek noktada. sevgilisine, “biraz ara verelim, başka insanların da tadına bakalım” diyebiliyor. bu rahatlığı sadece kendi kadınlığından değil, toplumun diğer kesiminin de rahatlığından alıyor. amerika’da liseyi bakire bitiren kıza uzaylı muamelesi çekiyorlar lan haberin var mı?

sevgili olduğun her erkekle seviş, bunu kimseye hissettirme, evlenirken de bakire ol. sen bir kızdan bütün bunları beklerken ne cinsel devriminden bahsediyorsun kardeşim. türk kızı size az bile yapıyor ben diyim. ben kız olsam bırak orospu olmayı memelerime bile elletmezdim amına koyim. ondan sonra arkamdan laf çıkar “bakire ama ağzına almadığı ne malum” diye, aklınız sırf orospu çocukluğuna çalışıyor yemin ediyorum.

bu arada ikidir türk kızlarının tarafını tutuyorum yanlış anlaşılma olmasın farklı bir amacım yok. ama kızlar derse ki… neyse ya boş verin.

diazepam

16 Kasım 2012 Cuma

cinsel soğukluk fotoğraflarında mantıksal çelişki

gör de inanma! posta gazetesinde manşetten haber girmişler, neymiş? vay efendim "erkeklerde cinsel soğukluğun sebepleri" aman efendim "penisi tomruk gibi yapmanın sırları.. kabotaj bayramına hazır olun!" yok aman efendim "vajinusmusa son! akşamdan suya ıslayın. sabahleyin, lahana gibi kendini salıversin..." duy da inanma! e haber dediğin de sadece yazılı olmaz, görsel de olması lazım. iyi de azıcık mantıklı olun yahu! bu nedir ülen?

haber; "erkeklerde cinsel soğukluk", görsel?













yani şimdi adamın yanında böyle bi hatun var ve götünü devirmiş, dana gibi yatıyor he? bunun cinsel soğuklukla ilgisi yok, bildiğin mallık.

****
peki şu;














binin sevişememekten saçlar ağarmış, peniste frontal bir duruş olmayınca rodin'in heykeli gibi düşünüyor. ya bırak! bırak!! lan o hatunun seksiliği, naim süleymanoğlu'nu rekor kırdığı halterle birlikte kaldırır. penis mi dayanır buna?

****
 haberin başlığı: "kadınlarda cinsel isteksizlik" görsel???












bu mu isteksizlik? gerçekten isteksizlikten anladığınız bu mudur? hadi diyelim ki bu... lan o adama biz kerkiniriz mına koim.. afedersin de bu kadında cinsel isteksizlik varsa, kendine bir adet eşek bir adet de kabak gönderiyorum... (mevlana mod on)

****

haberin başlığı: "erkeklerde erken boşalmanın sebepleri".. fotoğraf?

















bak hele bak bak... o adam erken boşalıyor öyle mi? aa neden acaba? neden erken boşalıyor ki, ay kıyamam yaa, tedavisi yok mu??.... lan biz boşaldık burada amına koduğum.. hala sebep mi arıyorsun pezevek? kadın olmasın lan sakın sebep???

****
 haberin başlığı; "ten uyuşmazlığı erkeklerde cinsel soğukluğu tetikliyor" fotoğrafı;












lan sikerim öyle teni de uyuşmazlığı da! sülün gibi hatun var, neymiş tende uyuşmazlık.. lan o kadının fotoğrafını karacaahmet mezarlığına götürsen, the walking dead dizisi çekersin. ama haberde bu kullanılıyor, e yuh! abicim azıcık yaratıcı olun be, azıcık! cinsel soğukluk diyorsan, cinsel soğukluğu gercekten anlatacak bir fotoğraf koyarsın. sizin koyduğunuz bu fotoğraflara bakarak "ouuu canım o yapamıyosa ben yaparım hımfss hımfss şıkşıkşıkşıkşık" diye osbir çeken adamlar var. berberde sıra beklerken ereksiyon olup, "abi ben ekonomi haberlerine bakıyorum ya, benim sırama arkadaş geçsin" deyip yerinden kalkamayan herfiler var... dolayısıyla biraz mantık! madem soğukluk diyorsun, koy şu fotoğrafı. millet baksın "bunu ben bile sikmem len! herif haklı anasını satayım. mis gibi blendax'ım var benim" desin.. al;


ne oldu? ahahahhaha.... şaka şaka al burdan yak;)


yazan:  mavi golge

15 Kasım 2012 Perşembe

çok seviyosun peki kendini

ne kadar seviyorsun dostum?

olum siz adam değil misiniz?
cevap vermeyen bi kıza niye üsteleyip 4-5 kere daha mesaj atıyorsunuz anlam veremiyorum hala amına koyim. bu kadar mı çukurdasın. seni buraya hapseden ne bunu biliyor musun onu bile bilmiyorsun.

arkadaşlar size ne diyeceğim bakın.
şu amına kodumun hayatında yapmanız gereken tek şeyi atlıyorsunuz. silinmez mürekkeple çizilmiş çizgilerin olmadıkça bu bok çukurunda yaşamaya mecbursun arkadaşım

ben buyum beyler
hayata bakışım bu,
beklentilerim bunlar,
düşündüklerim bunlar,
hissettiklerim bunlar. sizin karşı tarafa vermeniz gereken tek şey budur arkadaşlar. benliğiniz değil.
sonrasında ney? kem küm mü? cevap yok mu?
anasının amına kadar yolu var.

sen karakterinden, adamlığından ödün verdiğin müddetçe ağzına sıçılmaya mahkumsun arkadaşım.
tamam deli gibi seviyorsun. onun gibisini bir daha bulamayacağına eminsin hatta. onu daha kazanamadan kaybetmemenin planları peşinde en iyi bildiğin şeyi yapıyorsun. acı çekiyosun. acı çekmek bağımlılıktır beyler. bunu bu hale getiren de bu yaptığımız hatalar, verdiğimiz ödünlerden başkası değildir.

bakın beyler kendinizi sevin.
yaptıklarınızdan, attığınız adımlardan zevk alın beyler. aşık olacağın kız bile senin bu hayatı daha da zevkli kılman için bir neden. onun eksikliği senin hayattan aldığın zevki sona erdirmez. bir parça azaltır. şunu unutmayın sonsuzdan 1,2,3,4,5.. de çıksa sonsuz "değeri" değişmez. hayatta zevk alabileceğimiz şeylerin sayısı da sonsuzdur arkadaşlar bunu unutmayın.

hayatınızı kız merkezli değil, ben merkezli hale getirmeyi öğreniceksiniz arkadaşlar. bu kesinlikle şart. bunu gerçekleştirdiğiniz takdirde "o"'na da, onun gibilere de bakış açınızın nasıl değiştiğini göreceksiniz. tabi bunun yanında "o" nunda size karşı bakışlarının da nasıl değiştiğine tanık olucaksınız.

soruyorum şimdi bakın
neden "siken sevilir" ya da "piç olucaksın abi" gibisinden şeyler duyarız her zaman?
neden mi?
o piç dediğin eleman çünkü kendisini seviyor beyler. kendi başına eğlenmesini, hayattan zevk almasını çok iyi biliyor. aha kızın da dibinin düştüğü olay burası arkadaşlar. hayatını yanında yaşamak istediği insan bu. kendini ona tamamen adayabileceği insan tipi de bu.

özet mi istiyorsunuz
kendinizi sevin beyler. mutlu olacak o kadar çok şey var ki inanın bunları görmeye başladığınızda geriye dönüp baktığınız zaman nelerin değiştiğine inanamayacaksınız. kim olursa olsun, sonucu ne olursa olsun karakterinizden hiçbir şekilde ödün vermeyin beyler. insan ilişkileri içinden çıkılamayacak kadar karışık gözükür. değildir. temeli budur.

sizi seviyorum. ama kendimi daha çok.

öyle bir sevişmek ki komşuya sigara yaktırmak

bir zamanlar şişhane'de oturuyorum. o zamanlar metro istasyonu da yok ortada. kardeşle beraber 2 oda bir salon evin salonunda yaşıyoruz. tamamına kira ödüyoruz ama ev o kadar soğuk ki kimse odasında kalamıyor. bu iki oda ve mutfağa yazlık muamelesi yapıyoruz. aslında banyo en soğuk yer ama zaruri ihtiyaçtan illa ki kullanıyoruz. arkadaslar eskişehir'de yaşadım, aha şu an kafkaslardayım ama ben şişhane'de üşüdüğüm kadar hiçbir yerde üşümedim. evin cephe kısmı boydan boya cam. sanki bana mies van der rohe ibineler. bre mimar bre müteahhit, sen taaa 40 yıl önce, pimapen yok çift cam yokken, kalorifersiz bir eve bu kadar camı neyine güvenerek yapıyorsun. sayenizde romatizma sahibi oldum ben.


akşam yatıyoruz sabah camları içeriden araba camı gibi temizliyoruz. yaban olduk çıktık orada. biz evde 2 kişiyiz, 2 de kız arkadaşımız var. kural şu: kız arkadaşı gelen odalardan birine geçecek, yalnız olan salonda yatacak. çift olan nasılsa kız arkadaşıyla ısınır diye böyle bir gelenek başlattık. şimdi burada akıl sahibi insanlar olsa olay şu şekilde gelişir: o kız o eve 1 gelir 2 gelir bir daha da gelmez. ama şansımıza sadakat çeşmesinden nasibini almış kızlar çıktı. bana mısın demiyorlar. en verimli çağımda eve kız gelmesinden korkar oldum. gelmesin diye türlü numara çektim. sonunda da ayrıldık zaten. (kardeşim biraz dirençli çıktı. 25 yaşında ilk kız arkadaşını bulmanın gazıyla buzdolabında uyu desen uyuyacak kıvamda bir insandı.)
neyse işte anlatırken bile üşüyor insan. işte bu evde bir üst kat komşumuz vardı. bildiğin sıradan bir tip. zayıf, esmer bir tip. bir de manitası var. arada rastlaşıyoruz. merhaba merhaba. ama gel gör ki gece oldu mu bu ayı ininden çıkıveriyor. çığlık çığlığa ortalık. böyle sekse şahit olmak bile gurur. duvardan duvara sektiriyor, camdan atıp kapıdan yakalıyor bizim kazanova.


bir iki üç, beş ona derken kanıksadık artık. bunlar sekse başladığında televizyonu kapatıp konsantre oluyoruz, uzaklara dalmalar kendinden geçmeler vs. bunlar sevişiyor biz duşa giriyoruz, bunlar vuruşuyor biz paket paket sigara içiyoruz. 12 cm döşeme var arada, neredeyse aynı odadayız. 1 ay böyle geçti. artık dışarı çıkamıyorum, akşam matine kaçıracam diye. eşten dosttan da oluyorum. öyle adadım kendimi bu pezevenk komşuya.


o dönem bu herif sevişiyorsa ben napıyorum diye düşünüp bunalıma girmişliğim var. hayır herif idolüm olmuş, şikayete de çıkamıyorum. ibneliğin ucundan döndük lan biz. gerçekten öyle bir sevişmek var ki gencler, sigaradan geçtim komşuyu öroyine bile başlatır. siz siz olun ses yalıtımsız apartmanda oturmayın.

uzakara

14 Kasım 2012 Çarşamba

ölü çocuklar gülümseyemez

Televizyon dizilerinde eşcinselliği komedi unsuru olarak gösterdiniz bizlerden homofobik olmamamızı bekleyemezsiniz.

Her reklamda kadın vücudunu kullandınız bizden kadını metalaştırmamamızı bekleyemezseniz.

Bize savaşlarda ölenleri insan olarak değil; sayı, istatistik veya şehit olarak gösterdiniz bizden insan yaşamına saygıyı bekleyemezsiniz.

Geçmişteki muhteşem ülkemizin muhteşemlik sebebi olarak beynimize derslerde savaşları pompaladınız bizden şiddet karşıtı olmamızı bekleyemezsiniz.

Kendi okullarınızda beynimize islam'ı bir din olarak değil de tek doğru olarak öğrettiniz bizden başka dinlere saygı bekleyemezsiniz.

Bizlere aşkı ve seksi tabu olarak sundunuz, tanıdığımız her dişiyi zihnimizdeki kerhanelerimize hapsedip bilincimizde defalarca becerip dışarıda elele gezen çiftlere saldırmamıza şaşırmamalısınız.

Bize meslekleri sadece para kazanma aracı olarak sundunuz, dürüst ve namuslu işler yapmamızı bekleyemezsiniz.

Ödev olarak kısıtlı sürede zorla ucube Osmanlı-Türk edebiyatı okutup kendi istediğiniz fikirleri bulmamızı emrettiniz, bizden kitap okumamızı bekleyemezsiniz ya da PuCCa, Pink Freud gibi embesilleri okursak bizi yadırgayamazsınız.

Tecavüze uğrayan kadınları dışlayıp devlet eliyle işletilen kerhanelerde terlediniz, bizden kaliteli bir ahlak anlayışı bekleyemezsiniz.

Bizleri Türk, ingiliz, Alman, Ermeni, Arap diye ayırdınız faşist olmamız bizim suçumuz değil.

Her zaman kendi güzellik anlayışınızı dayattınız, zayıflamak için bir bok yemiyorsak, hayvanlar üzerinde test edilen kimyasalları sürmeden yaşayamıyorsak kızmayın bize.

Resim-müzik derslerini sadece zaman geçsin diye isteksiz hocalar tarafından verdiniz bizden sanat adına bir sik istemeyin.

Bizlere geçmişte yaşamış bazı insanları put olarak sundunuz, yasalarınızla onları korudunuz, özgür düşünmemizi ne yüzle isteyebiliyorsunuz?

Para kazanmayı yegane amacımız bellettiniz bize, para sahibi olmayı iyi bir şey olarak gösterdiniz, fakire saygı falan duyamayız biz!

Hayvanların bizim yaşamamız için gereken doğal bir kaynaktan başka bir şey olmadığına inandırdınız bizi, kedilere tekmelersem kızmayın bana.

Kötülüğü yasakladınız ve bizi iyi olmamız için zorladınız, eğer bu kadar kötü insan çıkmışsa ortaya baskıcılığınıza teşekkür edin.

Kendi leş düşünce yapılarınızı birleştirip bizim gibi bir nesil yarattınız. Bizler kanlı canlı insanlar değil sizin ölü zihniyetinizin cesetleriyiz. Sizler ölü bebekler doğurdunuz. Bizden mutlu olmamızı beklemeyin çünkü ölü çocuklar gülümseyemez!

Ve eğer olmasaydı tarihteki ilk meslek orospuluk Bu kadar orospu çocuğu olur muyduk?

yazan: mavi fok


13 Kasım 2012 Salı

bir şehir efsanesi

hiç unutmam, arkadaşlarla kerhaneye gittik, ilk gidişimiz hatta. soyundum ben, sadece çoraplar kaldı ayağımda. kadına "çorapları da çıkarayım mı" dedim, "risk budur" dedi kadın. "why not" dedim, yattım bunun üstüne. "dur yavaş" dedi, sandım ki benimki büyük geldi, kadın acı çekiyor. n'oldu dedim, "ya dün gece bi müşteriye gittiydim, sabah küvette uyandım" diye anlatmaya başladı. aha dedim, böbreği yeni çalınmış kadını becermeye çalışıyorum, yazık günah lan dedim ve sordum: "böbreklerin ikisini de mi almışlar?" tersledi, ne böbreği lan dedi. gece küvet fantezisi yaptık, uyuyakalmışım, her tarafım tutuldu, dedi.

 o arada, kerhanenin önünde yediğim tatlıların (ne olur ne olmaz diye 3 tane yediydim) horoyinli olduğunu anladım. benim kafa dönmeye başladı. hatunu öptükçe horoyin dudak yoluyla ona da geçmiş. biz beraber uçmaya başladık. derken kerhaneyi polis bastı. kız bakire dediler. orospu kız nasıl bakire olur, anlamadım dedim. götümüzden kan aldılar bizim oracıkta. kamil'den daha çok aldılar ama. neyse çıktık, sokakta bi çiçekçi çingene kadın, zorla çiçek satmaya çalıştı bana. kan alınan göte iyi gelirmiş. lan dedim, skerim çiçeğini de seni de dedim. kocam sksin seni, dedi. o arada hava kararmış. durakta beklerken bi tane genç kız yaklaştı, adres sordu. adresi tarif ettim, gitti. duraktaki adamlardan birinin okuduğu gazeteye göz ucuyla bakarken ne göreyim hamına koyim!

az önce adres soran genç kız meğer dün öldürürlmüş. aynı kıyafet, aynı saç, aynı kanlı surat. kanlı surat? hasiktir!.. otobüs geldi o anda. kalabalıkla birlikte otobüse binmeye çalışırken baldırımda ince biz sızı hissettim. arkada orta yaşlı bi kadın, bacağıma soktuğu şırıngayı gösterdi ve "aramıza hoşgeldin" dedi. aids'li iğneymiş. aids oldum ben napıcam diye düşünürken akbilimi kerhanede unuttuğumu fark ettim. cüzdanımı makineye yaklaştırıp ağzımla "düüürüüt" yapıp akbil sesi çıkardım. şoför "senin ben evveliyatını skeyim" diyerek itti kapıdan dışarı. kafam kapıya sıkıştı. şoföy amca şoföy amca dedim...

nikim yok benim

10 Kasım 2012 Cumartesi

iki erkek arasında kaldım diyen kız şımarıklığı

- inanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
- ne oldu hayırdır?
- arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
- ee, sen hoşlanmıyor usun mesele bu mu?
- ya yok be, geçen günlerde de selim açılmadı mı kızım bana
- ee halletmedin mi o konuyu
- ya biliyorsun selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
- yani
- kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
- ee
- ee şimdi de arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
- hıı evet zor
- ay lisede de böyleydi, geldim im ikisi üçü birden gelir.
- istemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
- ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum anlasana

biz seni çok iyi anlıyoruz ağzına sıçtımın şımarığı. istiyorsun ki hiçbiri ile sevgili olmayayım ama her ihtiyacım olduğunda hepsi peşimde pervane olsun. hiçbirine sevgi vermeyeyim ama bunu hiçbiri bilmesin, sürekli sanki onu sevecekmişim gibi tetikte olsun, sürekli beni elde edeceği günün hayali ile yansın, bu ateşi hiç söndürmeyeyim, küllenir gibi oldu mu bir eline dokunayım, biz saçlarını seveyim, yanağına sıcak, ıslak bir öpücük kondurayım aklı uçsun, benden vazgeçmeye niyetlendiğine pişman olsun. ben bütün bunların planlarını kurayım, ama yakınımdaki kızlara da sürekli bu konudan şikayet ederek ne kadar istenen, arzulanan, iki erkeğin arasında kaldığı için zor durumda olan kız imajı çizeyim.

diazepam


Adım tahsin yolbeyli, 23 yaşındayım.

bu yaz tatlilinde komşumuz ayfer ablayla yaşadığım macerayı sizinle paylaşmak istiyorum...
ayfer abla iki yıl önce kocasıyla birlikte apartmanımıza taşınmıştı... ve ben, o günden beri onun için çıldırıyordum...
ayfer abla 32 yaşında 1.65 boylarında beyaz tenli enfes bir kadındı...

kocası ümran abi 39 yaşında 1.85 boyunda atletik yapılı, yanık tenli, nefis bir adamdı... ama konumuz o değil, konumuz ayfer abla...

ayfer abla sürekli giydiği askılı bluz ve mini etekle aklımı başımdan alıyordu. bir gün dayanamayıp kendisine açıldım...

-ayfer abla sürekli niye aynı şeyleri giyiyon? insan kokar yav...
-yıkıyoruz herhalde...

aradan günler geçti... o gün başıma geleceklerden habersiz, semtimizin bakkalı ismet abiyle sohbet ediyordum...
ismet abi 43 yaşında 1.50 boylarında buğday tenli, buğday gibi bi adamdı... oldukça atletik bi gülümsemesi vardı...
konumuz ayfer abla olduğu için onu da es geçiyoruz...

ben bakkaldayken içeri ayfer abla girdi... üzerinde vücut hatlarını belli eden bir tişört vardı... nereye gittiğini
sorunca köpeği muffy'yi gezmeye çıkarttığını söyledi...

muffy 1,5 yaşında, 40-45 santim boylarında enfes bir köpekti... ipek gibi tüyleri... amaan, ayfer ablaya geçiyorum...

ayfer abla beş on dakika muffy'ye göz kulak olabilir miyim diye sordu. hemen kabul ettim tabi... eğilip köpeğinin
tasmasını takarken gözlerime inanamadım... sütyen giymemişti!!!

aklımı kaybedecek gibi oldum... elim ayağım birbirine dolanmıştı... sonra ayfer abla muffy'yi bırakıp gitti...
o gidince hayvan huysuzlandı... havlamaya başladı... sakinleştireyim diye kucağıma alınca gözlerime inanamadım... sütyen giymemişti!!!

hemen ismet abiyi kontrol ettim. o da sütyen giymemişti!!! peki kimdi bu sütyeni giyen?!... tanrım yoksa...

aman allahım ben giymiştim! hem de annemin sütyenini giymiştim! hatırlıyorum annem bu sütyeni tuhafiyeci erhan'dan almıştı...

tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral... lan ben bu sütyeni nasıl giydim lan?!.

hemen sütyeni çıkarıp muffy'ye taktım. muffy çıkarıp, ismet abiye attı... ismet abi de dolgun kalçalarını sergileyerek
sütyeni tezgahın altına sakladı...

o esnada ayfer abla içeri girdi!.. üzerinde vücut hatlarını gösteren bi gömlek vardı... hani tişört vardı, gömleği ne
zaman giydin diye sorduk... tuhafiyeci erhan'a uğradım ondan aldım dedi...

tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral. bi dakka noluyo lan orda? vay şerefsizler!!
-git lan! git!..

işte böyle.. artık muffy, ben ve ismet abi her gün buluşup sevişiyoruz... hayat bizim için çok daha renkli oldu. öyle değil mi ismet abi?
-harbiden dolgun mu lan kalçalarım"

8 Kasım 2012 Perşembe

sevgili gelecekteki sevgili

ben artık hayatı, orhan veli şiirleri tadında basit ve güzel yaşamak istiyorum. "şimdi ne demek istedi bu" diye düşünmek istemiyorum. "şimdi biz neyiz, seviyo mu" filan diye düşünmek istemiyorum. huzur istiyorum kısacası. bana açık bir şekilde niyetini söylemeni istiyorum. "iki sikişelim kızım sonra ben yoluma bakarım" de amenna. kabul ederim yahut etmem bu benim insiyatifime kalmış bir şey. ama bana "zamana bırakalım, olursa olur" filan deme. çünkü ben daha iyisini bulduğun anda gözden çıkarabileceğin biri olmak istemiyorum. net ol, duygularımı sömürme. olduğu zaman konuşmak kolay. flört ederken adeta şair kesilmek kolay. ama olmadığı zaman susma. neden olmuyor anlat. mantıklı bir sebep söyle. "olmuyo işte, arkadaş kalalım" lafını duymak istemiyorum. neden olmuyor, açıklama yap. sorun ne, anan mı istemiyo, baban mı karışıyo, arkadaşlarının arasına mı çıkaramıyosun, çirkin mi buluyosun, başkasından mı hoşlanıyosun bi aç o "olmuyo işte"yi. ben hayatımda hep net oldum. belkilerim olmadı, olduysa da bir haftayı geçmedi hiç o belkiler. sana nasıl net davranıyorsam, o şekilde karşılık görmek istiyorum. karşına geçip "böyle böyle davranıyorsun demek ki bir sorun var. istemiyorsan bitsin" dediğimde "sen beni yanlış anladın işte demek ki sen istemiyosun" ayağına yatman benim zekama hakarettir. ki bu en kaldıramayacağım şeylerden biri. çok şükür ki normal bir zeka seviyesine sahibim. bazı şeyleri hissedebiliyorum, kendi çapımda anlamlandırabiliyorum. karşımdaki kendisini ifade ettiğinde anlamama gibi bir sorunum olmuyor. ama iletişim kurmayıp sonra "sen yanlış anladın" dersen paralarım seni. müneccim yarraa mı yedim göt lalesi, anlat da anlayalım neymiş sorun!

orhan veli şiiri dedim ya, işte o giderayak şiirindeki gibi, handan hamamdan geçtim. gün ışığındaki hisseme razıyım. saadetinden geçtim, ümidine razıyım. çok bir beklentim yok. çünkü beklentilerimi karşılayacak bir şey yok elimde sahip olduğum. şişkoyum, pek güzel sayılmam, bazı hastalıklarım var birlikte yaşamak zorunda olduğum. her xx kromozomlu canlı kadar ilgi istiyorum, kapris yapıyorum. buna karşılık sen de her xy kromozomlu canlı gibi davranacaksın. seni de anlıyorum. ama ben seni hayatımdaki en önemli insan yerine koyacağım. bundan şüphen olmasın. ailemden, arkadaşlarımdan, hatta bazen kendimden bile öne. buna karşılık senden de aynı şeyi beklemek zannediyorum ki hakkım. zira ben, iflas ettiğinde kredi borçlarını ödeyecek, kanser olduğunda sana bakacak, felç kaldığında altından bokunu temizleyecek kişiyim. bunları senin için yapacağımı söylüyorsam, yapacağıma da emin olabilirsin. ama aynılarını ben de senden beklerim. kullanıldığımı anladığım anda da senin ağzına sıçarım bak bunu da çok net söylüyorum.

kısacası artık ben erkek egosu okşamak istemiyorum. kimsenin götünü kaldırmak istemiyorum. kimsenin peşinden koşmak da istemiyorum. kimse de benim peşimden koşsun istemiyorum. kimseye mecbur değilim çünkü. mecbur olmadığım halde seninle olmayı seçtiğimi, ilk kavgadan, ilk anlaşmazlıktan, ilk zorluktan pes edecek biri olmadığımı da bil. sen net olduğun, yalana dolana kıvırmaya başlamadığın sürece ben senin yanında olurum her zaman. yanında olmadığım zaman yemeğini yedi mi saatini kurdu mu diye endişeleneceğim, öldü mü kaldı mı merak edeceğim birisin. sokaktaki herhangi biri değilsin. dolayısıyla sana herhangi biri gibi de davranmayacağım. bana herhangi biri gibi davranmanı da asla hazmedemeyeceğim. en azından günde bir kere halimi hatrımı sormanı, ilaçlarımı alıp almadığımı merak etmeni, iyi geceler dilemeni beklerim. aranıp sormayı, ilgi görmeyi,doğum günümün hatırlanmasını beklerim. çünkü bunlar sevgi belirtecidir. kuru kuru seviyorum demek değil.

ben çok zorluklar atlattım. nasıl aşıktım nasıl seviyodum ayrılırsam ölürüm diyodum, ayrıldım. ölmedim de. yoluma devam ettim. ve yine sanki hiç aşık olmamış gibi sevecek gücüm var. sen de gidersen hayatımdan, emin ol ölmem. ama gitmeni istemiyorum.

zipirinsan

ilk buluşmada yapılması gerekenler


kızlar için:

yemeğe gidiyorsanız hesap geldiğinde ödemek için hamle yapın. türk erkeği ödetmez, onu biliyoruz da, siz yine de yapın hamlenizi. olur ya çocuk beklemediği bir şeyle karşılaşmıştır, insanlık hali. siz elinizi attığınızda "aa olmaz... lütfen, hayır, benden, almam.." tarzı şeyler söyleyecek. 2 kere karşı gelin. 3 kere karşı gelmeyin sıkıntı çıkarmayın, ödemeyi yapmak üzere hesap şeysinin üzerine atlamayın, parayı masaya atmayın ve garson gelene kadar bu olayı bitirmiş olun. garson geldiği sırada hala "yhaa ben ödicemm" muhabbetine girip karşınızdaki adamı zor durumda bırakmayın.

mümkünse ilk buluşmada içkili bir yere gitmeyin. daha doğrusu mümkünse alkol almayın. alkol muhabbeti açar çünkü. karşındakini tanımaya gittin oraya. alkolün etkisiyle gelişen muhabbet ve yakınlaşma gerçek değildir. hem zaten adam gibi biriyse ilk buluşmada bara çağırmaz. eh hollywood filminde yaşamadığımıza göre ve çoğumuz 30 yaşın altında olduğumuza göre yemekte de kırmızı-beyaz şarap içmek durumunda değiliz.

tuvalette çok kalmayın, ama mutlaka tuvalete gidin, sistit olmayın.

hayvan gibi parfüm sürerek gitmeyin. hayvan gibi makyaj yaparak da gitmeyin.

dekolteyi iyi ayarlayın. kıyafet seçimine ne kadar uzun zaman harcarsanız o kadar yanlış bir kıyafetle gidersiniz. murphy amca sağolsun.

topukluyla yürüyemiyorsanız topuklu giymeyin!

vaktinde gidin. (bunu ben beceremiyorum ama olsun)

çiçek alıp da gelmiş bir romantikse "ayyhh ne gerek vardı" ya da "ben çiçek sevmem kieaa" gibi gerzekçe laflar etmeyin. bir daha zor bulursunuz öyle jesti. teşekkür edin. şirin olun azıcık. şirin iyidir.

karşı taraf konuşurken dinleyin. çok lazım değilse lafını bölmeyin. nefes almadan konuşuyorsa tuvalete gidin, geri dönmeyin.

7'de buluştunuz, saat 8 ve sen çok sıkıldın. ya kendi sevdiğin bir yere gitmeyi teklif et, ya hazırda bir arkadaş beklet ve onu çaldırdığında seninle karşılaşmış gibi yapıp yanınıza gelsin ya da gerçekten çok kötüyse "iş yetiştirmem lazım, ödev yetiştirmem lazım" tarzı bir şeyler de. ya da bugün de sıkıl be, nolacak. soru sor cevaplasın işte.

sıkılgan, somurtuk ve sessiz olma. abartılı, aşırı, gürültülü olma. rahat ol. insan o da. beğenmezse beğenmesin nedir yani?

yanaktan öpücük ilk buluşma sonu için idealdir. amerikan filmi olsa dudaklara yapış filan derdim de, değil.


iinflack



7 Kasım 2012 Çarşamba

trafikte yol verince surat yapan kiz

seni kemer ile dövmek istiyorum. ben böyle kepaze insanlıktan uzak insan güruhu daha görmedim tanımadım.

bizim türk kızları ne zaman etrafındaki herkes onu sikmek istiyor ve sikmek için kibarlık yapıyor insan gibi davranıyor sanrısından kurtulacak bu medeniyete ne zaman ulaşacağız amk?

arkadaş arabayla gidiyorum yolda bir bakıyorum yanından geçen vızır vızır arabalara kışın soğuğunda camın dışına konup içeriye bakan güvercinler gibi bakan bir hatun. bi adım atıyor hemen geri çekiyor bir türlü geçemiyor karşıdan karşıya. yaklaşınca yavaşlıyorum hatta trafiğn akışına göre bazen durma noktasına geliyorum. elimle buyrun diyorum geçebilirsiniz normal olarak gülümsüyorumda nezaketle.

ama bu kız sanki deminden beri karşıya geçmek için can çekişmiyormuş gibi bir teşekkür gülümsemesi bile yapmadan suratını asıp o koca götünü sallaya sallaya geçiyor karşıya. ulan birde nispet yapar gibi çaprazlamasına ve elinden geldiğince yavaş şekilde geçiyor. sanki ben yol vermemişimde o zorla almış bana işkence yapıyor yavaş yavaş geçerek. birde surat ifadesi varki aynı anda tuzlu erik limon ekşi pestil karıştırıp vermişler sanki amına haykırdımının zirzopuna. işte o anda 4 lüleri yakıp arabadan inip pantolonumun kemerini tek hamlede çıkartıp şaklata şaklata gidip onun kıllı ensesine indirmek istiyorum. at kırbaçlar gibi çekip çekip geri savurmak tokasıyla yere düşünce titreyen yağlı götüne vurmak sonra ilmik yaptığım kemeri boğazından geçirip kızı başladığı yere sürükleye sürükleye götürüp bırakmak al amk hödüğü ben sana verdiğim yolu geri alıyorum şimdi bekle bi saat daha deyip arkamda bekleyen arabaların içinden inen sürücülerin alkış sesleriyle birlikte arabama binip uzaklaşmak istiyorum.

inci ya rakos