31 Aralık 2012 Pazartesi

ilkokulda resim dersinde çizilen ev

her ne kadar küçük gibi görünse de aslında dubleks olan evlerdir bunlar. kapısı ile pencerelerinin konumuna bakıldığında bunu rahatlıkla anlamak mümkündür. müstakil, bahçe içinde bir evdir ve ana yola bağlanan toprak bir patikası vardır. ön tarafında iki penceresi ve muhtemelen arka tarafında da simetrik iki penceresi vardır. kapısı genellikle çift kanatlı olmasına karşın tek kanatlı da olabilir. 2+1 olması muhtemeldir ancak ev o kadar dardır ki 2+1 dublex bu evlerin kullanım alanları 55 metre kareyi geçmez ve yine olasıdır ki evin tuvaleti falan bahçededir.

ilk bakışta göze hoş gelen bir yapısı, tüten bir bacası, geniş pencereleri olsa da, günün her saati ışık alıyor gibi dursa da, bahçesiyle, çitleriyle, bahçesinde oynayan çocuklarla (ki iki kişidir genelde) huzurlu bir ortam sunsa da evin darlığı sıkıntı verici boyuttadır. perspektif algısı yeni gelişen ilkokul çocuğunun bu algıyı kullanmak için yanıp tutuşması iyi bir şeydir ancak 1,5 metre genişliğinde bir evin kimseye bir faydası olmaz. o kapısında oynayan iki çocuğu eve soksan sığmaz.

işte eğitim sistemimizin sıkıntısı bu! çocuklara düşünmeyi değil… yok yok dur küfretme hemen alakası yok, bildiğin çocuk mallığının eseri lan bu. tamam eğitim sistemi illaki boktan ama bu evin sorumluluğunu da ona yüklemeyelim. haaa ama bu ev türk kurnazlığının bir yansıması. bu evi çizen 100 çocuktan 95’inin aklından ileride bu evi yıktırıp yerine daha iyisini yaptırma düşüncesi geçiyor. onun için evin önüne kocaman bir bahçe koyuyor. bak bir tane çocuk göremezsin apartman dairesi çizen ya da evin önüne bahçe kondurmayan, niye? hepsi ali ağaoğlu çünkü, nedeni bu.

not: yaz kış dumanı tüter


24 Aralık 2012 Pazartesi

türk kezbanı

1- Selam yazınca "?" koyarlar.

2- 5 liraya aldıkları taytlarla victoria secret mankenleri gibi yürürler.

3- Ruhları orospudur ama sosyal medyadan (facebook, twitter) gibi yerlerde yazdıkları şeylerle dünyanın en namuslu kadını gibi görünmeye çalışırlar.

4- Doğal halleriyle çekilen o shoplanmamış iğrenç fotoğraflarının altına poz verdiği halde habersiz çekildi yazarlar.

5- Aynı kaldırımdan karşılıklı gelirken sanki tecavüz edecekmişiz gibi tavırlarla yürürler.

6- Dedikoducudurlar. akşama kadar beraber takıldığı arkadaşlarını başka bir arkadaşlarının yanına gittiklerinde satarlar.

7 -Karaktersizdirler. birisini her zaman yedekte tutmaya çalışırlar.

8- Gariban çocuğu tarafından kesilince öfler püflerler hippi kılıklı biraz iyi giyinmiş bi pezevenk laf atınca bıyık altından gülerler.

9- Adonisli karın kaslı erkek resimleri paylaşıp oyhşş, tanışalımmı tarzı hayalperest şeyler yazarlar ama o kaslı herifler bile istese vermezler.

10- En yakın arkadaşlarının yakışıklı sevgililerine daima ilgi duyarlar.

11- Hayatlarında hepsi ferre izlemiştir. ama lafını bir erkekten arkadaşından duyunca tecavüz etmişsin gibi şoka girerler.

12- Gerçek müziğin anlamını bilmezler. popüler kültürün öne çıkardığı sanatçıları dinlerler en fazla katy perry, lady gaga, rihanna. sorsan james brownı hayatında duymamıştır.

13- Sır saklamazlar. senin ona verdiğin sırrı gider başkasına söyler arkadaşına da sakın sana söylediğimi belli etme der.

14- Connected2me gibi sitelere hesap almalarının tek amacı ego tatminidir. bu tarz sitelerin tanışıp çevre edinme amacında kurulduğunu bildikleri halde sorduğun sorulara tek kelime cevap verir insanı hayattan soğuturlar.

15- Biryere yemeğe gittiğinde hayatta elini cebine atmaz.

16- Karşılıklı muhabbet ettiğinde insana canayakın gelmezler her zaman mesafeyi hissedersin.

17- Arkadaşlıklarının temeli yoktur. herkesle 2 gün küser 2 gün barışırlar.

18- Kendisinden hoşlanan erkeğin kusurlarını yüzlerine vurmaktan çekinmezler, insanların duygularını umursamazlar.

19- Arsızlardır. kendine söylenen kötü sözleri, eleştirileri kafaya asla takmaz doğru oldukları halde.

20- Nerede nasıl davranacaklarını bilmezler. kültürsüzlerdir. sınırlarını bilmezler.

21- Sosyalleşme anlayışları burger kingde yemek yiyip kıvırtarak dikkat çekip eve gelmektir.

22- Film kültürleri yoktur. başyapıtlardan haberleri dahi yoktur. izledikleri filmler the notebook tarzı aşk filmleridir.

23- En fazla izlediği yabancı dizi gossip girldir.

24- Arkadaşları yeni bir kıyafet, ayakkabı aldıklarında içten içe çatlar kıskanırlar.

25- Erkeklerin kavga etmesini izlerlemeyi severler. insanların zarar görüp görmeyecekleri siklerinde değildir.

26- Serserilik yaparlar. özellikle liseli olanları tuvaletlerde kavga eder,ot çeker vs.

27-Tırnakları iğrençtir, dişlerini fırçalamazlar,2 haftada 1 banyo yaparlar.

28- Hedefleri yoktur okula boş gidip gelirler.

29- Birşey sonucu moralleri bozulunca yardım etmek isteyen kişiye rahat bırak beni yalnız kalmak istiyorum dediği halde içinden kalması için dua ederler.

30- Özel hayatlarını ilgi çekmek için hiç çekinmeden facebooka twittera etiket eder reklam yaparlar. aile içi meseleler de dahil.

31- Sınıflarında ki okullarında ki çevrelerinde ki kezban olmayan kişiliği oturmuş canayakın kızların başlarına bela olurlar sürekli rahatsız ederler.

32- Sevgilileri tarafından tekmeyi yiyince belalı arkadaşlarına çocuğu dövdürürler.

33-Minibüs ve otobüslere bindikleri halde sıcaktan, kalabalıktan dolayı oflayıp poflayıp dururlar. taksiye paraları olmadıkları halde.

34- Otobüslerde yer verenlere ( ki o yer verenlerin amına koyayım ) asla teşekkür etmezler kafayı eğip pat diye otururlar.

35- İnsan gibi saat, adres sorduğun zaman yatırıp tecavüz edecekmişsin gibi suratını ekşitir. veya hızlı adımlarla uzaklaşır.

36- Klavye orospusudur. telefondan vs adamı azdırır yanına gidince kem küm eder öptürmez bile.

37- Öpüşürken dudağı iki dudağının arasında almayı bırak öpüşüyorsun hissini vermez bile. dudaklarını kapalı olarak değdirir insanın hevesinin içine sıçar.

39- Seksi, ateşli,çekici olduklarını söylediğinizde tecavüz etmişsiniz gibi tepki verir.

40- Erkek arkadaşları hakkında görüşlerini facebook twitter gibi yerlere etiket ederler. bana mesaj atmıyor gerizekalı , yine uyuya kaldı salak tarzı şeyler yazarlar.

41- Gerizekalı gibi aptal aptal pozlar verirler. saçlarını tutma, dudak büzme dil çıkarma vs.

42- Bir erkekten gelen herşeyin altında birşey ararlar, twitterdan takip etme, dersle ilgili birşey sorma, basit şeyler vs.

43- İnternet sekmelerinde ki açık olan tek şey facebook, twitter ve tumblr siteleridir.

44- Herkes kendisini takip etsin ama o kimseyi takip etmesin ister. egoları tavan yapmıştır.

45- Facebook ikinci adlarına yani adın yanındaki parantezin içine saçma sapan şeyler yazarlar.

46- Birileriyle kavga ettikleri tartıştıkları zaman aynı saat içinde en yakın dostu bile olsa gidip arkasından konuşur ertesi gün barışacağı halde çok ağır laflar söyler.,

47- Arkadaşlarıyla konuşurken gerizekalım ♥ aptaal ♥ gibi salak salak şeylerle birbirlerine hitap ederler.

48- Hiçbir konu hakkında tartışamazlar, bilgisizdirler. özellikle internetteysen anında bloklar, siler vs.

21 Aralık 2012 Cuma

çay tabağının bardağa yapışması

 kimi insanda fobi bu.

rıza amca var, hiç tabak kullanmaz, çaycıya geri verir şekerlerle beraber tabağı.
babamın üniversite döneminden ev arkadaşı. ruhu çocuk kalan, haylaz adamlardan.
bir kaç yıl önce sormuştum, anlattılar onu ve tabak olayını.

yetmişlerde öğrenci rıza amca, 7 sene okumuş. 12 kız istemiş.
evin penceresinde uzun uzun bakar, her geçen güzel kıza aşık olurmuş. her seferinde de anasını babasını çağırır istemeye giderlermiş. normal değilmiş anlayacağınız. bizim baba boykotlarda, rıza amca tatlıcıda. yakışıklıymış da. burun kıvıranı olmamış.
12 kız istemiş 11'ini vermişler. gezmiş tozmuş hepsiyle, muhallebiciden sinemaya, sinemadan eve...
çok dayak yemiş abilerden, dayılardan. onun da kavgası başkaymış yani...

''nişan attıkça nişangah bozulur'' derim, çok kadın o yüzden hüzündür. rıza amca da ordan oraya savrulmuş durmuş.
bir bahar gününün ikindisi yine bir pencere kenarı saatinde birden yağmur yağmaya başlamış. sokakta bir kız, tiril tiril maviler içinde. yağmur kıza mı yağıyor, kız yağmuru mu yağdırıyor anlamamış. aşık olmuş yine. almış iki şemsiye koşmuş sokağa.
kız o şemsiyeyi kabul etmemiş o gün, üç adım arkasında elinde iki şemsiye kız ile beraber yol boyunca ıslanmış.
adını bir hafta yaşını on gün sonra öğrenebilmiş. bir ay sonra ilk kez bir manav tezgahında gülümsetebilmiş kızı.
ne yaptığını, ne dediğini anlatmadılar ama ayvalar, karpuzlarla ilgili avam bir şey olmadığını umuyorum. her neyse... o günden sonra başlamış gizli saklı mektuplaşmalar, köşe başı buluşmaları, pencere önü beklemeler vs...
mezuniyete yakın çağırmış yine anayı babayı, yalvarmış yakarmış; ''son!'' demiş, ''söz!'' demiş, ''torunlarınız olacak'' demiş ikna etmiş.

yazın habercisi bir günde gidilmiş allah'ın emrini dile getirmeye. sohbetin başında çay ikram edilmiş, ortaya semaver gelmiş.
çay hiç içmez, hatta sevmezmiş rıza amca, o gün gayriihtiyari almış çayı. ilk yudumunu alamamış. tabağa yapışan bardağı kurtarıp içeyim derken, kontrolsüz gücü ve çay içmemesinin verdiği tecrübesizlik ile tüm bardağı yanındaki müstakbel kayınvalidesinin üstüne döküvermiş. kadın feryat figan, acıdan ne yapacağını bilmez halde çıkarıvermiş üstündekileri, yelkenler fora. bizimki panikle kalkarken semaveri de düşürmüş herkesin ayağına.
kazadır olur dememişler, kızı vermemişler rıza amcaya.

uzatmayalım, bir sene sonra kaçmışlar. evlenmişler de.
rıza amca 1986 çernobile kadar çaykurun önde gelen çalışanlarından olmuş, sonra ingiltere'ye gidip ilk sallama çay olayını çeşitli ülkelere satmış hatta türkiye'ye getirmiş. çok büyük paralar kazanmış çaydan.
ailelerle bir daha görüşülmemiş. üçü kız dört çocukları olmuş.

iki sene önce ikizdere'de kaybetti ailesini, çay tarlasına yuvarlanmış araba, takla atmış, yanmışlar.

çay tabağı kullanmaz rıza amca, tabaktan korkuyor. iki sene önce dilini ısırıp koparttığı için de konuşamıyor.
çay sarıyor, pipetle rakı içiyor, arada sanrılar görüyor. pencere önünde oturuyor hala, sokağa değil çok uzaklara bakıyor.
kolunda hala yıllar öncesinden kalmış yanık izi, yüreğinde kocaman yara...

herkesin bir hikayesi vardır, keşke olmasa.

yazan: coup de foudre

15 Aralık 2012 Cumartesi

porno site kullanıcısının yerini açık eden harita

zor kaçtım ellerinden. eğer 1 dakika daha pornoda kalsaydım yerimi tam olarak tespit edeceklerdi. allah'tan 10 yıldır amerikan filmleri falan izledik hep. cum shot'larla, orgy'lerle beni oyalamaya çalıştılar, süre istediler. ama bi baktım ilçeye kadar öğrenmişler, kapattım siteyi hemen. kan ter içindeyim. az kalsın oturduğum evi öğrenip şok bir baskın düzenleyeceklerdir. amına koduklarım ya.

lan böyle bi adilik, böyle bir şerefsizlik olamaz. orda ben gelmişim mis gibi site diye, izliyorum rahat rahat bilgisayara indirmiyoruz, kimse yakalayamaz falan diye. bi baktım yanda google earth'e benzer bir şey. böyle mesela ben istanbul'dayım bi baktım türkiye haritası çıkıyor. daha sonra avcılar, beşiktaş, kadıköy, galatasaray, ali sami alkış. bir bir görüyorum hepsini. ne konsantrasyon kalıyor ne bir şey. kaldım öyle boşalamadım da tabii haliyle. özel hayatımıza karışmayın bari amına koyim. bu ne lan böyle?

sonra sağ alttan bi kadın çıkıyor taş gibi. "alice de istanbul'da tanışmak ister misin?" alice kim lan düdük? sen kimi kandırıyorsun ya. harikalar diyarı olabilir burası ama yemezler. yok muydu bi zeynep falan. alice'miş. alice'in amına koyim ben oraya film izlemeye gelmişim. türlü fantazilerim olan şeylere giriyorum, sen beni deşifre et, alice de burda de. alice benim istediklerimi de yapıyor mu peki? ulan nasıl sinirlendim ya. ben size "bu filmleri nerde çekiyonuz hocu" diyo muyum. rahat bıraksanıza lan beni.

porno izlerken ebeveynlerim tarafından basılmış gibi hissettim. çok sinirlendim. gittim bi tane proxy sitesi buldum. amerikadan bağlandım yavşak siteye. izliyorum böyle 1 dakika sonra haritayı gördüm sağda. new york haritası koymuş ibneler hemen. nasıl atlattım ama sizi salaksınız olum işte. fbi olsanız kaçarım ulan. kimse pornoma karışamaz benim. derken, sağ alttan alice çıkıyor. "alice de new york'ta tanışmak ister misin?". vay orospu. demin istanbul'daydı.

evet tanışmak isterim. istanbul'dan new york'a nasıl bu kadar çabuk gitmiş. öğrenmek istiyorum. ibneler sizi.


ön sevişmede kızın elini çükün üzerine koyma

ürkek ürkek yaklaşırsın kıza, çünkü bilirsin ki kız bir kere kendini geri çekti mi bütün iş yatar. kendini geri çekmiş kızı bir daha sevişme ambiyansının içine sokmak imkansızdır. bir kere “ya dur” dedi mi, bir kere tam öpecekken kendini kaçırdı mı, bir kere bacağına koyduğun elini kaldırdı mı o iş bitmiştir arkadaşım. onun için oynaşma adını verdiğimiz ön sevişme süresince kıza, nasıl ki bir kuşu elimizde onu kaçırmayacak kadar sıkı ancak boğmayacak kadar gevşek tutmamız gerekiyorsa öyle yaklaşmalıyız. çünkü her ikisinin de telafisi yok.

ön sevişmede, hele ki daha ilk adımlar atılıyorsa izlemeniz gereken belli prosedürler, yollar var. amerikan filmlerinde gördüklerinden esinlenip direkt dalarsan kızı oturduğu yerden ayağa kaldırırsın ki ön sevişme anında erkek otururken ayağa kalkan kız sevişmenin uzun bir süre erteleneceği anlamına gelir. öncelikle benim güzel arkadaşım kızın saçlarıyla, yüzüyle, elleriyle oynamaya başlayacaksın. yaklaşık 10 dakika sürekli, el-kız irtibatını kesmeden kızı seveceksin, saçlarını kıvır kıvır yapacaksın, yanağına işaret parmağının sırtını sürüp “ne kadar yumuşak tenin var” diyeceksin. bu aşamada kız kendini geri çekmiyorsa, gülümsüyorsa, kafasını öne eğiyorsa ikinci aşama için hazırdır.

ikinci aşamaya kıza iyice sokularak başlayacaksın, ilk aşamada dokunduğun kızı şimdi tutma zamanı. ürkütmeden kıza sokulacak ve nefesini duymasını sağlayacaksın, kulağına yakın yerlerde saçını koklayacaksın, burnunun hafifçe ensesine sürteceksin, bu sırada kesik kesik ve derin nefesler alacaksın ki kız bu seslerden etkilensin. eğer bu noktada, sen kızın ensesine doğru yaklaşırken kız kafasını eğip işini kolaylaştırıyorsa ikinci aşama tamamlanmış demektir. yok eğer kız senin yaklaşmana izin vermeyecek şekilde başıyla seni itiyorsa, tekrar birinci aşamaya dönmen gerekir. dönmeyip, surları döven toplar gibi, kale kapısına dayanmış koçbaşı gibi kızı ittirirsen kız ayağa kalkar arkadaşım, dikkat!!

üçüncü aşama artık dananın kuyruğunun koptuğu yerdir. bir sevişmenin mümkün olup olmadığı bu aşamada anlaşılır. enseyle başladığımız temas etme çalışmasını yüzün diğer bölgelerine yayma zamanı artık. enseden yukarı, kızın saçlarını öperek alna ulaşıyoruz, alnının öpülmesine, alnını dudaklarınıza bastırarak cevap veriyorsa doğru yoldasınız ama hemen gaza gelmeyin! alın bölgesinde biraz oyalanın, kaşları öpün, hafif hafif burna inin, yanaklar derken dudaklarının bitim noktasına küçük bir öpücük kondurup geri çekilin. hızlıca kızın ifadesine bakın. kızın gözleri açıksa ve size bakıyorsa ufak öpücüklere devam etmeniz gerekir, bu durumdayken dudaklara geçerseniz kız kaçabilir. kızın gözleri kapalı, yanakları al al, ağzı hafif aralık ise vakit kaybetmeden dudaklara geçini, bu anı ıskalamayın.

tebrikler dördüncü aşamaya geçtiniz. öpüşmenin başarıyla tamamlanması önünüzde tek bir engel kaldığının habercisidir. o engel ön sevişme ile sevişme arasındaki engeldir. eğer bu engeli de aşabilirseniz sevişmeye geçebilirsiniz yok eğer bu engeli aşamazsanız ön sevişme ile yetinmek durumunda kalacaksınız demektir. bu engeli aşmayı zorlarsanız kız ayağa kalkar, dikkat!! bu engel öpüşme devam ederken kızın elini tutup çükün üzerine koymaktır! bu öyle büyük bir engeldir ki burada anlatmam imkansız, yapanlar bilir. bunun için acele etmeyeceksiniz, ilk önce öpüşme faslından gereken verimi almalısınız. uzun süre, dudaklar kızarıncaya kadar öpüşmelisiniz, ardından ellerinizle kızın vücudunu hafif hafif yoklamalısınız, bütün bunlara olumlu dönütler alırsanız sıra ön sevişmeyi bitirme aşamasına gelmiştir. usulca kızın elini tutun, sevin, parmaklarını tek tek yoklayın sonra çekiştirmeden yavaşça getirip çükün üstüne koyun. koyduktan sonra elinizi çekmeyin, ilk başta illaki ufak bir irkilme olacaktır, bu irkilmeyi elinizle, “ben buradayım” telkiniyle aşın. eğer bu noktada direnç çok yüksekse zorlamayın. bırakın elini çeksin, ama öpüşmenin kesilmemesine dikkat edin, eğer elini çekerken kafasını da geri çekip “ne yapıyorsun sen ya” derse sıçtınız, hemen ereksiyonu kesip normale dönün. ama yok sadece elini çekiyorsa, öpüşmeye devam ediyorsa ikinci bir şansınız daha var demektir.
kız elini kaçırmamışsa tebrikler, bundan sonrası size kalmış nasıl sevişeceğinizi de ben söylemeyeyim. ama yok eğer kız elini kaçırmış fakat öpüşmeyi kesmemişse, eline ikinci bir hamle daha yapıyoruz. kız bu hamleye yine elini götürmenize izin verme yönünde eğilim gösteriyorsa, sona yaklaştınız demektir. yukarıda anlatıklarımı tekrarlayarak sonuca gidin, ama yok kız direnç gösteriyorsa sevişmeyi unutup o anın keyfini çıkarın. zorlarsanız ne olacağını biliyorsunuz.

o halde tanımlayacak olursak; ön sevişmede kızın elini çükün üzerine koyma eşiği kritik bir eşiktir. ön sevişme ile sevişme arasındaki eşiktir, bu eşik aşılırsa sevişme başlar, bu eşik aşılamazsa ön sevişme halinde kalır, bu eşiği aşması için kız zorlanırsa ön sevişme de yalan olur, kız kalkar!

kızı kaldırmayacaksın arkadaşım!

12 Aralık 2012 Çarşamba

doğuştan cenabet olmak

daha dünyaya gözümü açmadan başlamış bu bende. hani lööp diye açamıyoz ya gözümüzü, az biraz sonra açıyoz, yumuş yumuş gözlerle ağlıyoz zırlıyoz.. (benim ebemin taa götüne koyiim..) lan daha bütün vücut çıkmamış yaa. düşün arkadaş.. önce bi çıkarsaydın da götüme şaplak atarken ''ouuy hanım abla galiba bebeğinizin bacağını kırdım yaa.. çııt dedi şurdan..'' deseydin. anam da babama söyleseydi. babam da seni oracıkta zikseydi.. ters mi çıkarmış hoşaf nedir..? bizimkilerde cahilliğinden anlamamış, bu gerizekalı niye ağlayıp duruyo diye sorular soruyolarmış. anam 19 yaşındaymış zaten de babam 24 yaşında herif.. doğarken ebe benim bacağımı kırmış lan.. 2. ay içinde doktora gitmişler, doktor bu çocuğun bacaanı kırmışsınız olm siz demiş. napıyonuz çocukla yavrum siz, bebek lan daha bu. havaya mı attınız da tutamadınız..? bacaa ne kadar esniyo diye mi baktınız..? diye bizimkilere kızmış. kemik yamuk kaynamış. şimdi yapamayız ameliyatı daha bebek.. 7 yaşında yeniden gelin demiş. alçıya almışlar, ayak iyice sapıtmış gitmiş benim..

7 yaşında ilizarov yöntemiyle ameliyat olacakmışım, kanımda bi değer manyamış, sapıtmış.. ölüyomuşum amına koyiim masada.. zor kurtarmışlar. olamamışım. 10 yaşında geri gelin demiş. diyarbakır'dayız, ankara gata'ya gidip duruyoz manyak gibi.. babam sabırlı adammış valla. ne biçim yapmışız çocuğu deyip atmamış.. aslında bi kaç kere ''bizim çocuğun sadece bacağında değil bence sorun, beyni meyni de tam randımanlı değil sanki, de mi hanım'' minvalinde cümleler kurmadı değil.. neyse.. 1 senede 13 kere gidip geldiğimi biliyom bak. babam bana 2 koltuk alırdı trende, ayağımı uzatayım diye. bi keresinde sarhoş mudur nedir, uyandıydım, adamın tekiyle göz göze geldim karşı koltukta. herif geldi, sen paşanın çocuğu musun lan, ayaklarını uzatıyon deyip atarlandıydı, korktum.. koltuk değneğiyle bi geçirdim adama, yere düştüm sonra, dengemi kaybettim. sonra babam girdi adama falan. trende terör estirdiydik lan.. sarhoş demişken, bi keresinde de tren garına yan komşumuz bırakacaktı. adam her gün içen birisi. gara kadar sarhoş sarhoş getirdi. sonra annemin kulağına eğilip trende fare çok olur, dikkat edin kızım dedi, annem de gidesiye kadar ayaklarını koltuğun üstüne koyup, panda gibi gitti tee ankara'ya kadar. fare dediği de hırsızmış lan, ne bilek. sonra tam tren kalkacak, bu amca bunlara dokunamanızığk, dokunanı fururun, yiğeenime bi şey olursa yakarım olm sizi falan deyip sözde koruyacağına rezil etti kodu.. sonra tren kalktı, amca diğer durağa kadar bizle geldi.. manyak ahmet amcam benim.

bi kızdan hoşlanmıştım, yaş 12.. saçımı hayvanlar gibi jölelediğim zamanlar. sinüzit durumu bundan dolayı oldu işte. burnum ayarı kaçmış göt gibi, sümükler sevişiyo içerde. ben bu kızla cesaret edip konuşayım dedim, burnumda sümük baloncuk oldu, şişip iniyo, inip şişiyo.. kız da gülüp, ağlıyo, gülerken düşündürüyo. hem siktiri yedim hem bu travma yüzünden kızlarla konuşamadım kaç sene..

üniversiteye gittiğim ilk hafta, yer bilmem, iz bilmem. yolda artis artis yürürken ben bi tökezledim amına koyiim. ne düşebiliyom ne yürüyebiliyom. 4-5 koca koca adımlarla kafa önde saçmasapan bi tavır ve hareketle kendimi toparlamayı başarabildim. ilk bulduğum sokağa girip, kendime güldüm. oradan da sokağa bakıyom, biri bakıyo mu diye bi de..

yine üniversitede hoşlandığım bi kızla muhabbet etmeye çalışırken pandik yedim. anam deyip kıçımı öne aldım, kim bu manyak dedim. arkadaşım zannettim. değilmiş. o da beni bi arkadaşına benzetmiş, ondan pandik atmış. özür dilerim arkadaşım zannettim diyo. ne biçim bi arkadaşlıkları varsa manyak bebelerin..

uzun yıllar sonra gittiğim okulumda öğretmenimle konuşuyodum bahçede. işte inşaat mühendisi olduk sayenizde, sizlerin eseriyiz gibi yalakalıklar yaparken suratıma hayvan gibi abanılmış top yedim. yediğim gibi yere düştüm. toparlayamadım amına koyiim kendimi. hani yumruk yersin ya, ağzın yamulmuş gibi hissedersin, hocaya hehe ne biçim çarptı falan diyom.. ah şu gençlik yok mu falan gibi saçmaladım. 3 sene önce kızların götünü elleyen ben değilim sanki..

bu ameliyat sonrası bana gaz geldi basket oynadım bayaa bi süre. ama nasıl oynamak. sabahın köründe giderdim, akşamdan ayranı buzluğa atar, öğleyin de buz çözülür gibiyken içerdim, kemikleri geliştirelim, ''uzayalım'' falan diye. akşamda tee 22:00, 23:00 gibi eve gelirdim. 13 yaşından 18 yaşına kadar abandım durdum böyle böyle. yaşıtlarım kesmiyodu artık, siz kimsiniz olm gibi havalanır dururdum. bi gün böyle basket oynarken 2 metrelik bi adamla, artislik falan yaparken adamı sinirlendirmişim galiba, adam benim bacaama bi girdi, bacak ortadan ikiye ayrıldı amına koyiim. film falan çektirdik, benim uyluk kemiği ortadan ikiye ayrılmış. karpuz gibi yarılmış kemik.. ben alçıya falan alınır diyodum, platin taktılar lan. takmadan önce de bacağı asmak için dizlerimden matkapla deldiler. neymiş, bacağa ağırlık takıp, asıcaz. lan az önce kırıldı, nasıl acıyo amına koduklarım. matkapla delinip, metal çubuk sokulur mu.? yanlarından vidalayıp, astılar. robocop oldum iki dakkada.. ''uzayalım'' dedik, uzattılar iki-seksen..

hep derlerdi babayla araba sürülmez diye. bizimki de asker. asabiydi o zamanlar. rahat, hazır ol komutlarıyla gaza frene basıyom, düşün artık.. arabayı ilk sürüşüm.. gayet güzel gidiyoduk. köpeğe çarptık amına koyiim. ben köpee çarpınca babam da bana çarptı. durdur lan arabayı dedi. bak araba böyle sürülür deyip artislik yapıyo.. başka arabaya çarptı o da. burada babamın cenabetliği mi benim mi bilinmez.. bi daha bok sürersin bu arabayı dedi. ilk ve son sürüşümdü uzun bi süre. arkadaşlarınkini sürüyom ama travma yaşamışız.. korkuyom lan bildiğin.. 5 dakka sürüp bırakıyom. 2 sene önce babama vahiy geldi. hadi araba sürelim dedi. bomboş yerde, gayet güzel sürerken tekerlek patladı. şansımı sikiim.. arabasına almıyo artık bizim peder. nereye gidersek aileyle, onlar arabayla ben otobüsle gidiyom..

öss'de şansım güldü dedim. bi arkadaşla aynı sınıfa ve aynı kitapçığa düştük. gerizekalı eşit ağırlıkçı, ben sayısal.. adam matematikten soru istedi bi kaç kere, sallamadım. silgi parçacığı attı falan. döndüm, olm yakalanırsak sikerler, sus lan gibi işaret ederken yakalandım, ilk sene göte geldim.. bizimkiler dahil kimseye demedim. hala da bilmez kimse..

finalden 13 alacağım sınava sabaha kadar çalıştım. sınavın ortalarına doğru uyumuş kalmışım, 9 aldım, kaldım amına koyiim. okulda nam yaptıydım..

mukavemet diye ders var inşaat mühendisliğinde. o dönem 12 ders alıyodum. o günde 3 tane sınav vardı.. hepsine hayvanlar gibi çalıştım.. mukavemet vizesinde 4 tane a3 kağıdı verdim.. sonuç 05.. yine nam yaptım okulda. taşak olsun diye hocam 95 puanı nereden kırdınız dedim, yavrum 5 puanı ad soyad yazanlara veriyoz zaten dedi. bi de bildiğin bütün formülleri yazmışsın, benim hatırlamadığım bi formül vardı, onu hatırladım sayende diye taşağın kralını geçti..

lisedeyken arkaya attığım sakızın belli mi olur arkadaşın götünün altına düşer yapışır, güleriz dedim, sakız benim götüme yapışmış. hoca tahtaya kaldırınca kalkamadım.. durumu farkettim. zorlayıp kalktım. hoca sinirliydi biraz. mecbur gittim tahtaya. götümde de sakız sallanıyodu doğal olarak.. yürü çabuk tuvalete dedi, arkadaşta yardım ediyim hocam demiş, geldi. olm çok iyi bi yöntem biliyom, domal dedi. götüme sıvı sabunu boşalttı. suyla da bi güzel köpürtüp, sınıfa kaçtı.

üniversitede hayvanlar gibi hasta olmuştum. burnunum içinde mukuslar sevişiyo, erken boşalma var onlarda da, boşalıp boşalıp çıkmak istiyolar.. peçeteler sarmış dört bir yanımı. bi hatunla dışarı çıkıcaz. sevgilim değil ama ilik gibi hatun. teklifini geri çevirmemek olmaz. çıktık, bi bakkala girdik, sigara falan alıp para yerine türbe yeşili peçeteyi verdim bakkala. adam suratını ekşitip, manyak mısın kardeşim dedi. pardon ya dedim. elimi nereye atsam, yeşilin bütün tonlarında peçeteler çıkıyo. kız uzaklaşmaya başladı benden. neyse parayı verdim. oturduk bi mekana. adama şöyle gribe, nezleye iyi gelen bi şey yapın gözünüzü seveyim dedim.. herif gitmiş, koca karı ilacı yapmış. içinde bi sümüğüm yok. içerken kokladım. karabiber mi var ne var.. ben bi hapşurdum. sümükler bütün suratımı kapladı. toparlayamadım durumu da.

otobüse bindim, acayip yorgunum. nasılsa son durakta ineceğim, uyu gitsin dedim. nasıl bi uykuysa uyandığımda yine aynı yerdeydim. cam kenarındaydım, uyurken nolmuşsa artık taşak gibi büzülmüş kalmışım. şoför de görmemiş kesin ya da siktir et mi demiş nedir.. bi uyandım, bindiğim duraktaydım yine. mala bağladığımı düşündüm. bindiğim durağın bi önceki durağında indim. yeniden bindim, gittim eve.. kendimce zamanda yolculuk yaptım, geçmişe döndüm, zamanı geri aldım ama varacağımdan 1,5 saat geç vardım eve. oksimoronlu ironik bi paradoks yaşadım. o denli ne bok yediğimi bilemedim..

otobüste yer verdim, normalde uyuma numarası yaparım ya da yukardaki gibi hayvancana uyurum. ayağa kalktığım gibi şoför amca bana komplo kurdu, frene bastı. otobüste sadece ben yere düştüm. ayağa kalkayım dedim, şoför amca komplosuna devam ediyodu gaza bastı. bi ileri bi geri yerlerde süründüm durdum. sonra millet buyur deli oğlan senin yerin burası diye yer verdi..

denizde babamgile çabuk koşun, kına buldum diye bağırdım. sanki nolacaksa.. babamlar gelesiye kadar kına evrim geçirip boka dönüşmüş. kına dediğim şey bildiğin bokmuş. üstüne bi güzel dayak yedik babamdan. bokta tanıdık çıktı. babamın bi arkadaşınınmış..

babam yurt dışına falan gidiyo. film, dizi izlersin dedim. torrent kullanmayı öğretirken şu amına kodumunun sayfaları açılıyo ya.. ''her gün farklı bir sikiş seni bekliyor'' diye. o açıldı. sayfa açılmadan x'e tıklayayım kapansın dedim. heyecandan x'in yanına tıkladık, sayfa açıldı. bilgisayar dondu kaldı. ekranda cıbıldak hatun, kocaman sikiş seni bekliyor yazıyo. kapağı kapatmak zorunda kaldım. babam da ''olm bu torrent dediğin şeyi ben kaç senedir biliyom, sen devam et'' dedi.

istanbul'a ilk gelişim. babamlar alacak dışarıdan. telefonla tarif ettiler yerlerini. gittik bulduk, bi amca var yanlarında. anneyi babayı öptükten sonra ben bu adamı da öptüm, sarıldım. öne oturdum bi de mal gibi, sohbet ediyom adamla. inerken de öptüm, sarıldım yine. eve geldik, korsan taksiciymiş lan herif. ben babamın arkadaşı sandıydım. adam da zaten napıyo bu amına kodumun manyağa der gibi bakınıyodu. neyse, yine gidicem üniversiteye. babam istanbul kart verdi. metroya binmem gerekiyodu esenler'e gitmek için. turnikelerden geçerken okutcan bak yoksa gidemen dedi. metro çıkışında bakkala uğradım, sigara falan aldım. millet çıkmıştı çoktan. bu çıkışta yine turnike var ya. oraya kadar geldim, çıkardım istanbul kartı. lan okutacak mekanizma yok. zorlasam da çıkamicam diye düşündüm. mal gibi bekledim bi süre. millet geldi, tıkır tıkır geçti. daha tam büyüyemediğimi anladım o an.

freni olmayan bisikletin yokuş aşağı hızlanmasından sonra ya hala aşağıya gidip tarlaya uçacaktım ya da sağa dönüp o hızla otluğa uçacaktım. otluğu seçtim. sağa dönerken bisiklet sağ sol yalpaladı ve beni havaya fırlattı. bisiklet ve ben paralel şekilde uçarken ben önce burun farkıyla öne geçtim sonra havada iyi süzülüyomuşum ki bisikleti geçtim. 4-5 metre uçtuktan sonra inmem gerekiyodu artık. yer çekimini bulmuş adamlar o kadar.. koca otlukta kafam kadar büyük taşı buldum ve kafamı taşa çarptım. bisikleti geçtiğimden bisiklet kızmış ki sinirlendi ve o da üstüme düştü. taştan kafam yarıldı, 6 dikiş attılar. bisiklette koluma düştü, kolum çatladı.. sonra o kaza yerine geldim. koca otlukta sadece bi tane taş varmış..

sevgili olduğum kızın evine yatmaya gittim. kızın tatlı mı tatlı ama erkekleri de bi o kadar sevmeyen bi kedisi var. bu sevmeme konusunda karşılıklıyız. ama benim cinsiyet ayrımım yok, kedileri o kadar çok sevemiyor(d)um. neyse, kediyle oyun falan oynuyorum ama kedi gözüne kestirmiş beni, oynarken falan tırmalıyo. ben de yok ya acımadı, nolcak ki kedi cırmıından hehe derken manyak suratımı cırmaladı. acımadı ki acımadı ki modundayım hala ama suratımın yarısı çizik ve kan amına koyiim. seni gidi pisicik yaramaz şey falan derken bi daha cırmaladı, bu sefer kolumu. hatunla duygusal takılalım, belki sevişiriz dedik, savaştan çıkmış gibiydim. sevişme savaş oldu bizimki. yattık ama tedirginim. sahibinin yanında yatıyoz lan bildiğin. yok bi şey yapmaz gece falan dedi hatun. uyudum kaldım sonra. nasıl etkilediyse pisicik beni, rüyada kediyle boğuşurken bi tekme salladım buna, piyuuv diye uçtu. hızımı alamadım, gittim kedinin yanına, tekmeleyip duruyom hayvancağızı. tokatlanarak uyandım amına koyiim. meğer bizim hatunun bacaklarına bacaklarına tekmeyi savuruyomuşum.. kız da garibim acıdan ve şoktan tokatlıyo beni. mal gibi bi gece geçti. ayrılır bu benden yakında dedim. 1 sene çıktık..

araba çarpan köpeğe yardım ediyodum.. bana saldırdı. şşş olm sakin ol bobby.. sakin ol dedikçe köpek iyice dellendi, kolumu ısırdı. meğer o durumda köpek afalladığından kim yakınındaysa o yaptı sanıyomuş. aman ha, böyle durumda yaklaşmayın..

bu ameliyat sonrası doğal olarak yürüyemedim. bacakta bi mekanizma vardı. mersin'de cennet cehennem mağarasına gitmiştik. cehennem denilen şey öküz gibi bi çukur var böyle. cennet denilen de 450 kadar merdiven var, aşağıya iniyosun. babam aldı beni sırtına, normalde tek kişi inip, çıkarken zorlanıyo. babam da zorlandı zaar, biz yarı yolda yuvarlandık. babam 3'de durmuş, ben 15-20 basamak yuvarlandım durdum. cennet de cehennemi yaşadım..

yeni taşınmıştık, eşyaları falan yerleştiriyoruz. annem benim odaya yığmış eşyalarını falan. karışık bayaa içerisi. anneannem de bizdeydi. odamda namaz kılmış galiba, çünkü külotlu çorap gibi bi şey çıkarmış. ama yaşlı külotlu çorabı, kalın kışlık olanları. benim atkı fular karışımı olan şeyle neredeyse aynı renk. çabuk cif getir, çamaşır suyu getir komutlarıyla aşağıya indim, alışveriş yapmaya. atkı yerine o kalın külotlu çorabı geçirmişim telaştan boğazıma. süpermarkette niye gülüyolar bu kadar diye düşünüp duruyodum. kasiyer kız gülünce ben de gülücükler saçarak, muhabbet falan ediyom. eve gelince farkettik durumu..

köyde dedemlerin tuvaleti dışardaydı. sıçmak için girdik ama feci tırsardım, hala tırsarım. börtü böceklerle sıçıyoz, belgesel tadında. onlarca böceğe sikini taşağını açıyon o da garip bi şey. neyse haceti giderirken nereden geldi, nasıl çıktı, düştü mü noldu, çiyan dediğimiz orospu çocuğu böcek götümden ısırdı. anaaaam götüüüm diye attım dışarı kendimi. afedersiniz de götüm boklu boklu domalık vaziyette dolanıyom ortalarda. dedem hem gülerek hem de şaşkın ifadeyle noldu olm, götünü topla lan falan derken. götümü bi şey ısırdı dedee yanıyoom.. anam nerdeeee, anneeeee diye bağıra çağıra götümü gösterdim eşek kadarken anama, dedeme. zeytinyağı manyağı babaannem dur zeytinyağı sürek yavrım ya da çamur mu sürsek diye kendi içinde ikileme düşerken sonunda çamura karar kılıp bi güzel götü sıvazladıydı çamurla..

uçaklara karşı fobim var. ne yükseklik ne ölüm. sinüzit yüzünden ben ne kadar havalanırsam burnum o derece ötüyo. bildiğin yukarılara çıktıkça viyk viyyk diye ötüyo.

şantiyeye adımımı attığım ilk gün ayağıma çivi battı. lan tetanoz aşısı oldu muydum diye düşünürken adamın teki yat, vurdurcaz dedi. inşaatta sikecekler sandım. neyi vurduruyon bilader sen deyince, çıkar pabıçlarını, çorabını, kanı akıtcaz, vurdurman lazım ayağını dedi. koca değneği alıp, ayağıma ayağıma geçirdi herif. başka biri geldi, durumu söyleyince vurdurdu mu dedi. iyice aksın diye bi de o vurdu. ayağın şekli şemali kaydı..

velhasıl kelam, ben dünyaya gelmiş en şansız en bahtsız insanım galiba. doğumumdan bu yana bütün cenabetlikler beni buluyo. 3. senemde üniversiteyi kazandım, 6 sene, yaz okulu ve tek dersle anca bitirebildim. 2 kere işe girdim, ilkinde 15 gün çalışıp, çıktım, diğerinde 1 gün çalışabildim.. itin öldüğü yerdeyim.. servis yok sana dediler.. mal gibi kaldım istanbul'un göbeğinde. hala iş arıyorum. ama bu gidişle iş bulsam yaptığım binalar çöker.. zaten yapamam da.. evlensem ya kadın erkek çıkar ya da hiçbi şey çıkmaz.. şizofreni olduğumu öğrenirim.. bu gidişle benden de zaten bi bok olmaz. bizimkiler beni kesin cenabet yaptılar. zaten herkes öyle oluyo da. babam kesin şükür namazı falan kılmadı. bana da gusül neyin tutmuyo galiba. kendimi mi yaksam.. ölsem mi naapsam..? onda da arafta kalırım amına koyiim..

real eyes realize real lies


11 Aralık 2012 Salı

hoşlanılan kızın ortamdan erken ayrılması

en büyük acılardan biridir. akşam o da gelecek diye kırk yılın başında gömlek ütülersin, en sevdiğin pantolonunun paçalarını yıkarsın, tıraş olur, arkadaşının orijinal parfümünden su gibi sıkarsın, rocco’nun dil üstüne koyulan şekerlerinden alır ağız kokunu tazelersin, lan yeri gelir arkadaşından bir geceliğine iphone’unu ödünç alırsın şekil olsun diye. geceye gidersin, senden önce gelmiş masada oturuyordur. onun için hazırlandığını, ona hasta olduğunu anlamasın diye kafanla iğreti bir selam verip, ürkütmemek için onu iyi gören ama yakın olmayan bir yere oturursun.

yavaş yavaş ortam kalabalıklaşmaya başlarken sevdiği arkadaşları gelmiş, onlarla hararetli konuşmalara dalmış, gülüp eğleniyordur. derken saatine bakıp bir şeyler der yanındakilere ve bir anda kalkıp "benim işim var görüşürüz sonra, size iyi eğlenceler" deyip terk eder ortamı. paçaları tertemiz pantolon üzerine giyilmiş jilet gibi gömlekle, elinde deminden beri salladığın iphone ile kalakalırsın. bir an peşinden gidip “gitme” demek istersin, “gitme senin için geldim ben, sen yoksan burası yansın umurumda değil, ben senin yüzünü bir parça fazla görebilmek için geldim, gitme” demek istersin, ama diyemezsin, gider. gece sizin için orada biter.

bir kere bu makus talihimi kırmak için ortamdan ayrılan hoşlandığım kızın kolundan hafifçe tutup “gitme ya” dedim. gözlerime uzun uzun baktı, “sana mı soracağım” dedi. o gün kadın milletinden tiksindim, lan gidiyorsun bari işim var falan de, böyle pat diye atarlanmak da neyin nesi. bana mı soracakmış, “he bana soracaksın göt” demek vardı ya sürdüğüm açık parfüm başımı döndürmüştü konuşamamıştım. ne koyuyorlarsa içine koydumun yerinde?!

3 Aralık 2012 Pazartesi

sevişirken pozisyon geçişlerinden bunalan kadın

- şöyle dön…hışırt (döndürme efekti)
- …..pıfff
- kaldır biraz… biraz daha tıkırtt (kaldırma efekti)
- …offf
- az yaklaş bana, biraz geri çek... bacağını şuraya koy tıfıss (bacak koyma efekti)
- …ayh
- …tam olmuyor kalk bi sen… yok yok başın kalsın orda bısss (kafaya bastırma efekti)
- ….ımpfhh
- şimdi sen şuraya geç ben de…
- eehh sikecem ama senin yaptığın işi
- ne oldu ya?
- ebenin amı oldu lan sevişiyor musun vesikalık mı çekiyorsun amınakoyim
- ya noldu be
- bırak bi çekil ya yoga yapsam bu kadar zorlanmam
- valla anlamıyorum
- çekil lütfen bir kalkayım, götüm başım tutuldu kodumun yerinde
- …pozisyonlara mı bozuldun..
- 10 dakikalık sevişmede 42 pozisyon denedin ya la, erken boşalmamak için beni telef ettin
- ne alakası var be…
- siktir lan 1 saatlik pornoda bu kadar pozisyon olmuyor be

kadınlar sevişirken kendilerini bırakır arkadaşım, sevişmeyi dışarıdan izler, sevişenin kendisi olduğunu pek aklına getirmek istemez. ama sen böyle sürekli kadının yerini değiştirirsen, bacağını kaldırıp, kafasını bastırırsan farkındalık yaratırsın. kadına sevişenin kendisi olduğunu hissettirirsin ki sakıncalıdır. kadın haklı, erken boşalmamak, küçük esler vermek için, sevişmeyi zengin göstersin diye paso pozisyon değiştirdiğinizi hepimiz biliyoruz.

bak en kral pornoda bile olay 3-4 pozisyonda bitiyor ama maşallah sen pornoculara nazire yaparcasına 10 dakikalık sevişmene 8-15 pozisyon sığdırıyorsun. bu olmaz. erkek adam en fazla 4 pozisyon dener, her birinde de 5-10 dakika takılır. 3 dakika misyoner, 35 saniye doggy, 3 dakika kadın üstte, 1 dakika bacak omza olmaz. bu kadar pozisyon değiştirip, bu kadar zaman kazanıp yine de 10 dakikada boşalırsan haliyle ikinci sevişmede tepkiyi çekersin.

dikkat! misyonerle başla, kadını üste al, tek hamle ile bağdaş pozisyonuna geç, doggy ile devam edip başladığın yerde bitir. kendinin bile bilmediğin çakma kamasutra pozisyonları ile sevişmeyi heba etme. adın çıkar.

kadın davranışları

dahi anlamındaki -de’yi bu kadar sindirmiş ve içselleştirmiş başka bir yaratık daha yoktur dünya üzerinde. yalayıp yutmuşlar resmen. her fırsatta bu yeteneklerini gözünüze gözünüze sokmakta oldukça ustalar. siz kuru fasulye nasıl daha iyi özlenir, patlıcan nassı közlenir onun peşinde koşsanıza arkadaşım, ne işiniz var türkçe gramerle felan yaa?

‘’ebe bi elek ver’’ hesabı ‘’syby, bi örnek ver’’ dediğinizi duyar gibiyim. itiniz olur abicim, on yedi yıllık evliyim lan, bende örnekten çok ne var?

misalen; yoğun bir işgünü, mesainin en yoğun zamanında arar ve şöyle derler: ‘’syby, çocuk ateşlendi, hemen gel de bi doktora gösterelim!’’ eyvallah, çocuk mevzubahisse ben de hassasım, sikmişim işini gücünü. bırakıp gitmek lazım. gideriz, sorun diil. şansınıza doktorda sırada yok ise eğer, yarım saatte işini halledip geri dönersin zaten. nah dönersin amına koyiim, o iş öyle olmuyor işte:
- syby, buraya kadar gelmişken ‘bi de’ kulak burun boğazcıya gösterelim şunu.
- o niye yav? duymadın mı, sapasağlammış işte çocuk?
- olsun, gelmişken ‘bi de’ o görsün.
- ya işim var benim yaa!
- amaaan, boşver. memleketi sen mi kurtaracan la?
- o da doğru. neyse hadi, gösterelim bari.
- çıkışta unutturma, ‘bi de’ gözlükçüye uğrıycaz.
- oo oooff, o nerden çıktı imanım yaa?
- küçük kızın gözlüklerini aldım yanıma, gevşemiş vidaları. onu da yaptıralım gelmişken.

neyse işte, tam yazıyı burda bitirecektim ki, hazır buraya kadar getirmişken ‘bi de’ şundan örnek vereyim dedim anacım, iki dakka daha sabredin. misal, hafta sonu çocuklardan birine bişi alacaanız di mi? gittiniz bi yere, şansınıza girdiğiniz ilk tükkanda da buldunuz aradığınız şeyi. sanmayın ki hemen eve dönüp de camış gibi uzanacaksınız divana.
- ödüyom ben bunun parasını.
- hemen ne ödemesi yahu, ‘bi de’ öbür tükkana bahalım.
- yav neyine bahacaz balım, bunu aramıyo muyduk?
- belki orda daha ucuzdur, ne biliyon?
- ya ben parasında diilim gardaşım, maç başlıycak yaa!
- akşam ‘bi de’ fenerin maçı var, onu izlersin panpişim. hadi yürü yürü.
- ulan benim günahım neyidi, kime ne kötülük ettim ben yaa?
- ‘bi de’ sana bişiyler bakalım, kış geldi artık. kalmadı üstünde bişi.
- hay o kışın amına koyiim ben emi! niye vakitsiz geldi ki böyle?

demem o ki gençler, evleneceğiniz kızı iyi araştırın. evlilik teklifini yapmaya karar vermeden önce bi sınavdan neyin geçirin. sınav mümkünse klasik olsun. verin bunun eline bi yazılı metin, içindeki dahi anlamındaki –de’leri bulsun. başarı oranı yüzde elliyi geçenin yanından ardınıza bakmadan kaçın.

imansız oluyo öyleleri. bişi biliyoz da konuşuyoz abicim.

senyazmasanbenyazmasam