27 Şubat 2013 Çarşamba

dünyada seks yapamayan tek gençliğin türk olması

arada sırada sevişebilme ile ve büyükşehirlerde yaşayan bir avuç insanın düzenli seks yapabiliyor olmasıyla gizlenemeyecek durumdur. çünkü bir gençlik adına seks yapabiliyor demek için 16 ve 25 yaş arasında "düzenli" seks hayatına sahip olunması gerekir. bütün ülkelerde ahlaki ve toplumsal düzen buna göre kurgulanmıştır. ama malesef bizim gibi arada kalmış bir toplumda gözden kaçmaktadır. pek çok sorunun da dolaylı yoldan tetikleyicisidir. şöyle ki:

gelişmiş ülkelerde zaten seks çok önemli bir tabu değil. gençliğin çoğu çatır çatır sevişiyor. düzenli seks hayatları var. günlük akıllarının ve enerjilerinin yarısını bir yerlere harcamıyorlar. zaten bu meret yapılmayınca kıymete biniyor. yapılınca gayet sıradan bir şey olduğu için hayatınıza devam ediyorsunuz.güney amerika rusya avrupa falan ohooo millet tren yapıyor.

tam tersi olarak geri kalmış toprak ve feodalite tabanlı ülkelerde ise ahlaki ve toplumsal kurallar gene buna göre şekillendirilmiş. kızlar ve erkekler aşağı yukarı 16 yaşında evlendirildikleri için onlarda düzenli seks yapmaya başlıyor. ama türkiye'de millet seks yapamıyor. çünkü hangisine ait olduğumuz belli değil. batı ve doğuda eğilimler ağırlıklı olarak kaysa da genelde böyle. evlilik yaşı artık 30' lara dayandı hatta geçiyor. e ne olacak? tanrı bir kadını 30 yaşına kadar sevişmesin diye tasarlamış olabilir mi? erkekler 30 yaşına kadar sevişmiyor doğru düzgün. yazık lan. ne duygular bastırılıyor. ne acılar çekiliyor. kimse de çıkıp demiyor ki " aga bu nedir?"

cnbc-e dizileri izleyip akşam evde suphi amcalara çay demleyip oturmaya devam. bu dünyanın en pis arada kalmışlığı. seks istediğini kendine itiraf edemeyen kızlar. pipisini nereye sokacağını bilemeyen erkekler. düzene bak ya. oha.

pamuktank

1 Şubat 2013 Cuma

böyle bir duygu seli

yıl 2003. lise sondayım. edebiyat dersinde, kompozisyon yazılıyor. hisli bir kadın olan öğretmenimiz "güncel olaylarla ilgili yazabilirsiniz" dedi. demez olaydı. ben bir başladım abi amerika'nın ırak'a girmesi, israil'in filistine'e yaptığı zulüm derken hiroşima, sarıkamış faciası falan edebiyatın dalağını yardım afedersiniz.

ders sonunda kompozisyonlar toplandı. ders arasında öğretmen okumuş kompozisyonları. abi 15 dakikada o kadar kağıt nasıl okunur ben hala anlamamışımdır. bir de yazım hatalarını, noktalama yanlışlarını falan kırmızı kalemle işaretlemiş. not bile vermiş.

2. derste sırayla kağıtlardaki isimleri okuyup, kompozisyonları sahiplerine veriyor. neyse isimler okundu okundu benim isim okunmadı hala.

derken öğretmen konuşmaya başladı:

"simerazzi arkadaşınızın kompozisyonu en yüksek puanı aldı arkadaşlar. arkadaşınızı alkışlayın."

şak şak şak -31 efekti olmayan şak şak-

ben tabi şaşkınlık içinde bakınıyorum etrafa.

"şimdi sizlere bu güzel kompozisyonu okuyacağım. ardından bunları düşünmeniz için sessiz durmanız şartıyla ders yapmayacağız."

"analarrr.. babalar... gözü yaşlı bebeler..."

derken ağlamaya başladı öğretmen. baktım 1-2 kız daha ağlamaya başladı. ben hala şaşkın.

"binlerce müslüman evinden yurdundan olurken, israil'de misket bombaları çocukların üzerine düşerken"

arka sıradan yükselen feryat figanlar...

ardından öğretmene katıldı sınıfın neredeyse tamamı. herkes ağlıyor arkadaş. öğretmen okuyor, biz ağlıyoruz. biz ağlıyoruz, öğretmen okuyor. sınıfça helak oluyoruz ağlamaktan. sümüğünü ceketine silenler, birbirine sarılıp ağlayan kızlar. böyle bir sahne hayal edin.

derken menteşesinden kırık kapı açıldı ve içeri müdür muavini girdi. tüm sınıf ağlıyor abi adam şok oldu sınıfa girince.

- hoca hanım hayırdır? nedir bu haliniz?
+ mehmet bey öğrencimiz simerazzi çok güzel bir kompozisyon yazmış, duygulandık biraz. -akan makyajı parmak ucuyla silme hareketi-
- siz isterseniz çıkın biraz hava alın. dersi ben devam ettireyim.
+ sağolun mehmet bey, gidip bir elimi yüzümü yıkayayım.

sınıf perişan, sınıf sümüklü, sınıfın gözleri yaşlı.

ve o duygu yoğunluğundan müdür muavini mehmet bey'in "sesi güzel olan var mı? bir türkü söylesin!" cümlesiyle sıyrılıverdik. "makaram sarı bağlar" ile coştuk, "sivas'ın yollarına" ile alkış tuttuk.

ben hayatımda böyle bir duygu seli yaşamadım yahu.

simerazzi