31 Temmuz 2012 Salı

ateist evine girdim vol 4

hadi devam edelim..

rafet el roman boşuna şarkı yapmamış amerika'ya arkadaşlar. gittik gördüm onayladım, güzel memleket. eğitim döneminde olduğumuz için zamanımız kısıtlıydı, bir an önce ateist üstadının ikametgahına vardık. kapıdaki siyah gözlüklü matrix terk adamlar bize kırmızılı mavili bir bileklik taktılar. içeriye izinsiz girişleri kontrol ediyorlarmış bu şekilde. ona da tamam deyip girdik.

açık konuşmak gerekirse üstadın mekanı baya taşşaklıydı. lüksün içerisinde sadeliği keşfetmek, bu şekilde tanımlayabilirim mekanı. türlü türlü kapılardan geçerek üstadın kabul odasına varacakatık. abi sonradan açıkladı, geçtiğimiz her kapıda bulunan ateistlerin derecesi farklıymış. üstada yakın olanlar ateizme kendisine en çok adayanlarmış.

artık odaların haşmeti giderek artıyordu. son odada altından avizeler, mücevherli şamdanlar vardı. o odadaki kapıyı açtığımızda üstadın odasına varacaktık. abi kapıyı açtı ve.

odada bulunan demirbaşların listesini çıkarmam kısa sürdü. bir masa bir sandalye bir yatak. evet her şey gösterişten uzaktı. o sırada huşu içinde bir sesle irkildik.

- hoşgeldiniz ben de sizleri bekliyordum.

zaten hep beklersiniz, herkes kahin bu edebiyat dünyasında.

- hoşbulduk üstadım, dedi abi. en seçkin öğrencilerimizi getirdim sizlere.

- evet yaklaşın bakalım bana.

hani romanlarda geçer ya, herifin bakışları içimize işliyordu diye. aynen o hesap, herif birimize bakıyor ne bok olduğunu anlıyor diğerine geçiyor. sıra bana geldi. bendeyken kaşları çatıldı.

- hepiniz çıkın, sen kal.

 aha dedim sakso zamanı. bu piskoposların falan oğlancılıklarını izledik zamanında. bu da o ayak çıkmasın.

- evladım sen neden inanmıyorsun ateizme?

- bana çok saçma geliyor hocam.

- sence bütün bu evreni bir yaratıcı yaratmış olabilir mi?

- ...

sıçtık amına koyayım.

- senin bu yaptığına, atefıklık derler.

- ne?

- ateist olmadığın halde ateist gibi davranıyorsun.

- hocam iyi ama siz de başka çare bırakmadınız. yurtlarınızda kendinizden olmayanı olduğu gibi kabul ederek barındırmıyorsunuz. yok nafile grubuymuş yok suruçmuş. isteyen istediğine inanır size mi kaldı bunu test etmek? sizin görüşünüze göre doğal seleksiyona şirk koşmak değil mi bu? o istediğini eler amına koyayım size ne?

küfretmiştim.. artık geri dönüş yoktu.

hoca bi geri tepti, bu çıkışı beklemiyordu. sen misin geri tepen patlattım şiiri.

- Ne ararsın ateizm ile aramda

Sen kimsin ki surucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa parada

inanana neden evrim sorarsın

olay bundan ibaret hocam.

- tamam çık abini çağır bana.

çıktım, gururluydum kendimi ezdirmemiştim.

abi odaya girdi, çıktığında yüzünden bir şey anlaşılmıyordu.

- yurda dönüyoruz artık. dedi, beni yanına çekti.

- ne dedin sen hocaya?

- bir şey demedim, sadece sorduğu sorulara cevap verdim.

- hocada büyük değişikliklere sebep olmuşsun.

ben ne yaptığımı sorduysam da cevap vermedi, yurda gidene kadar ağzını açmadı. velhasıl kelam uçak yolculuğu kısa sürdü, sonunda vatanımıza kavuştuk. yurt o sırada ateizm olimpiyatları dedikodusuyla çalkalanıyordu. tüm ülkelerden ateistlerin geleceği olimpiyatlarda ateizm şiirleri okunacaktı, çeşitli yarışmalar düzenlenecekti.

evet ateizm olimpiyatları 2 hafta sonra başlıyordu, diğer ülkelerden katılacak olan bazı ateist arkadaşlar da konaklamak için bizim yurda gelmişlerdi. amına koyayım çoğu da fakir tipli zencilerdi. yarım yamalak türkçeleriyle boktan boktan şiirleri okuyorlardı. amma şunu da söylemek gerekir, yurtdışındaki okullarımızda sağlam ateizm eğitimi almışlar. Australopithecus'tan homo sapiens'e olan gelişimimizi ezbere sayıyordu mübarekler.

o sırada hande artık sıradanlaşan evrim sohbetlerine çağırdı beni. ulan buna da gitsen bi dert gitmesen bi dert, her türlü kafan sikiliyor. neyse vardık abinin yanına. açmış yine bol yabancı terimli bir evrim kitabı oku babam oku. kime okuyorsun birader sen? aç da türlerin kökenini oku önce bi onu öğrenek ak. yarrak kürek kitap açmış onu akıyor.

raftan 15 tane kuşe kağıda basılmış kitap çıkardı, hepsi birbirin aynı.

- arkadaşlar bu efendimizin yazdığı " gençlik evrimi " adlı kitabın yeni baskısı. mutlaka okuyun, arkadaşlarınıza da okutun.

efendiniz kim la? bi de o çıktı.

neyse sohbet bitti ortaya domuz rostosuyla rakılar geldi. yurdun vazgeçilmz yemekleriydi bunlar. domuz rostosunu alerjim olduğumu sebebiyle yemiyordum. ama rakıyı mezeyle götürdüm beyler, yalan yok.

kafayı dağıtmak için lobide oturdum biraz. kendimi abuk subuk şeylere çok kaptırmıştım, biraz da gündemi takip etmek lazımdı. lobide, cam sehpanın üstünde duran mirve* gazetesini aldım. zaten koca yurtta başka gazete yoktu mına koyayım. neyse açtık manşette " kerfenefon " adlı örgütten bahsediyor. ateist liderlere darbe girişimi sebebiyle kurulan bir örgüt imiş bu. baya baya adam toplamışlar bu örgüte mensup olma suçundan. vay amına koyayım neler dönüyor memlekette.

çevirdim biraz sayfaları, ateizm ışığı adlı bir dernek tanıtılmış. işte dünya çapında ateizme katkısı olan bir dernekmiş falan filan, bağış yapmak lazımmış.

spor sayfasına geçtim hemen. imansızlar, darwinistleri 2-1 mağlup etmiş. iyi amk şike olayından sonra iyi toparlandı bu imansızlar.

kapattım gazeteyi amk başım ağrıyor uzun yazı okurken. gittim yattım.

* gazetenin imtiyaz sahibi tezek isimli yazardır.

artık olimpiyat kasırgası tüm yurdu kavurmaya başlamıştı. lobideki panoya bi program asmıştı abi, olimpiyat günü öğle saati ateizm bilgi yarışması gece ise devlet erkanının da katılacağı, tüm dünyadan gelen ateistlerin şiirler okuyacağı bir program hazırlanmıştı. iyiydi amk güzel bir değişiklik olacaktı. okumaya devam ettim, ateizm bilgi yarışmasında dereceye girenler, gelecek sene yurda kayıtsız şartsız alınacakmış. ulan ne şart var ki?

- abi pardon, seneye yurda yazılamıyor muyuz?

- yok bokarca, ateizmin belli bir seviyeye gelmemişse seni alamıyoruz. bunu öğrenmek için de sene sonu ufak bir sınava tabi tutuluyorsunuz.

vay amına koyayım sene sonu tekmeyi yiyorduk demek. ulan işin kötüsü bu aralar melis'le tekrar yakınlaşmıştık, ailesi benim ailemi evine davet etmişti. kız hemen benden bahsetmiş amk ailesine. bu ateislerde usül böyleymiş beyler, bunun nedenini sonra anlayacaktım.

- yaz abi beni bilgi yarışmasına.

- yurttan bir tek sen katılıyorsun yarışmaya bokarca, bizi utandırma.

nasıl olsa 3 yanlış 1 doğruyu götürmüyor, meydan boş.

bilgi yarışması, her bölgede belli merkezde yapılıyordu. bizim bölgede de merkez bizim yurttu. zaten olmasa şaşardım, sonuçta bu benim hikayem. velhasıl kelam yarışmaya 1 saat kala yemekhaneye indim, maksat havayı koklamak. inmez olaydım amına koyayım, rakiplere bir baktım, en azılı ateistler karşımda. hepsi de hizbullah tarafından kırmızı bültenle aranıyor. ulan dedim, tamam ödül umudu yok bari rezil etmeyelim kendimizi. aralarına karıştım.

- selam.

- kodlama işlemi yapmayan dna parçası?

- ne?

- bu bir soru, soru işareti var cümlenin sonunda.

- ne diyorsun kardeş?

- hmm, yarışmaya pek hazır değilsin sanırım.

- bir köy muhtarsız, bir resim ressamsız olmazsa bir iğne neysiz olmaz?

- ha?

- şimdi siktir git.

amına kodumun evladı bir de hızlı hızlı konuşup deha havası veriyor kendine. tüm rakipler de bunun gibi. yarışmaya kaldı 5 dakika. o sırada melis'in koşarak bana doğru geldiğini gördüm.

- bokarca, selam.

- aykut de istersen artık, bir kez ifşa olunca pek bir anlamı kalmıyor.

- al şu telsizi, yarışma boyunca sana yardım edeceğim.

vay amk, kız dediğin böyle olur aga. telsizi alıp ufaktan masama yerleştim ben, millet de yerini almıştı. jüri olarak yurt abisi, yurt ablası ve yurt eşcinseli vardı ahaha olsa iyi olurdu belki ama ne yazık ki yoktu, jüri iki kişilikti.

- evet arkadaşlar hazırsanız ilk sorumuzla başlayalım. konumuz evrim.

olmasa şaşardım amk.

- mutasyonların yüzde kaçı yararlıdır?

ulan benim bildiğim kadarıyla mutasyonların %99'u zararlı %1'i de etkisizdi. o sırada telsizden hızır gibi yetişti melis.

- böyle bir soru olamaz, mutasyonlarlar rastgeledir, zarar veya yarar gözetmezler. dolayısıyla belirsizdir.

ateistlerden de bu beklenir amk zaten. adam gibi soru sormuyorlar da cevabı belirsiz olan bir soru soruyorlar. her neyse aynen yapıştırdım cevabı. ulan bir de millet çakozlamasın diye, kendimden baya emin bir ton takındım. bizim yurt iyice coştu benden gazı alınca. tezahüratlar gırla gidiyor.

ulan hani her şey o kadar güzel gider ki artık bir çapanoğlu beklemeye başlarsınız, böyle bir duygu vardır. işte o duyguyu tam yaşamaya başlamıştım ki telsiz kesildi.. mına koyayım bir işimiz de hayırlı gitse kolumu kesicem.

- evet bokarca, allah kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi? cevap veriyor musun?

bi siktir git amına koyayım ya sorduğu soruya bak.

- pas.

- bokarca pas diyor. bokarca ile ateistcan aynı puanda ve liderler. son soruya geldik artık.

yarrağı yedik. o sırada yurt abisinin hızla dışarı çıktığını gördüm. melis'le olan küçük oyunumuzu çakozladıysa bir de ona hesap vermek vardı..

8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat gerçekten çok zor.

- alo bokarca, sesim geliyor mu?

- abi? sen ne yapıyo..

- tamam sessiz ol çaktırma sonra konuşuruz. soruya odaklan.

vay amına koyayım abi sana oldu mahmut hoca.

- evet son soru geliyor. " ateizm isviçre'de bile olsa gidip alınız. " deyişiyle hepimizi derin düşüncelere sevk etmeyi başaran ünlü ateist kimdir?

ulan sizin çıkardığınız özdeyişi sikeyim. o anda kafamda bir şimşek çaktı, bu çakma deyişi olsa olsa ilk haftalarda bizim yurda gelen tufacı piç söylerdi. bakalım telsiz ne diyordu?

- bokarca, bunu serkan hoca söyledi.

- tamam abi, hallettim.

artık ateistcan'ın hata yapmasını bekleyecektik. süre akıyordu...

ateistcan cevabın nedir?

- şey böyle bir soru sorulamaz zira bu sözü birden fazla kişi söylemiş olabilir.

hahaha amına koyduğumun çakalı.

- bokarca, cevabın var mı?

- c serkan hoca kenan bey. son kararım.

- yarışmamızda şık yok?

- şey pardon televizyon açık yanda, ordan kafa karıştı.

- tebrikler bokarca, kazandın.

coştu bizim tribünler bir anda. melis'le abi belirdi kapıda, birbirimize sarıldık ağladık ve ağladık. bu kadar boktan bir yarışma için böyle duygusallaşmak ne kadar saçmaydı değil mi? o an fark edemedik.

yarışmanın etkisi hemen geçti, herkes geceki olimpiyatlar için hazırlanıyordu. odama çıktım, kapıyı açmamla tanıdık bir yüz karşıma çıktı. bizim yurdun önünde saat satan zenciydi bu.

- lan okinawu napıyorsun burda?

- ben açtı. şimdi tok.

- vay ibne seni. şiir mi okuyacaksın gecede?

- evet okuyacak.

heh heh hadi bakalım. olimpiyatların asıl bombası önceden dinine bağlı olan fakat sonradan ateizme geçen ve ismini değiştiren ünlü şarkıcı stephen dawkins'ti. ateist genç kızların sevgilisi stephen, şarkılarını tüm ateistler için söyleyecekti bu gece.

yavaştan takımımı giydim, ve olimpiyatların yapılacağı mekana yollandım.

devam edecek...

yazan: bokarca

1 yorum: