1 Ocak 2013 Salı

kız tavlamak

sanırım giderek kendimi geliştiriyorum lan bu konuda. ortaokul hayatım boyunca kızlarla hiç konuşmadım. sadece bi tanesinin tokasını alıp kaçıyodum. her gün ama. en son kız beni kovalayıp tokayı almaktan vazgeçti. oyun bitti. sanki benim derdim tokaymış gibi amına koyim. napcam lan tokayı ben manyak? artık nasıl çekilmez biriysem, "tamam ya toka sende kalsın yeter artık" dedi. elimde tokayla kalakaldım.

o kızla bi kere muhabbet etmişliğim de var aslında. resim dersindeyken, arkamı dönüp "senin resmini çizmek istiyorum zeynep" dedim. aaaa yapabilir misin gerçekten falan dedi, sevindi. ne bileyim kızım ben yapabilir miyim. o an içimden geçti dedim işte. ne ciddiye alıyon hemen. bu sadece bi istekti. çizmek "istiyorum" dedim. yalan değil, istedim. gülümsedi böyle. yaş 12 falan, ilk kez bi kız gülümsedi. çok hoşuma gitmişti. yetenekli bi şey sandı beni. o gün de meyve çiziyoruz, öğretmen bi tane elma getirmiş. ders biterken çizdiğim şeye baktı. keşke bakmasaydı. belki evlenmiştik şimdi. armuta benziyodu daha çok benim elma. ben elma sevmiyom ondan armut çizdim dedimse de dinletemedim. bastı gitti.

lisede daha agresif, daha girişken, daha isyankar bi tip oldum. ama yine karı kızla pek alakam yoktu. toka çalmak yerine artık kızları itiyor, kakıyor, duvara yapıştırıyor, daha fazla fiziki güç kullanıyordum. ama sevdiğimden lan. sevdiğime yapıyodum bunları sadece. bahçede top oynarken hoşlandığım kızı kafasından vurmuşluğum var. kalenin arkasından geçiyomuş tam. beyninden vurulmuşa döndü kız. ki vuruldu harbiden de. bu olaydan sonra okul bahçesinde futbol oynamak yasaklandı, turnuvalar falan iptal edildi. daha sonra da minyatür kalede maçlar yapıldı.

hala da öyle orası ha. şimdiki çocuklar "lan neden minyatür kalede oynuyoruz" diye soruyolar. o okuldan ben geldim geçtim olum. iyi hala binalarınız sağlam, aç değilsiniz açıkta değilsiniz. şükredin ibneler. el nino gibi adamım, lakabım buydu, en azından futbol oynarken.

üniversiteye hiç girmeye gerek yok 2013'e saatler kala hiç tadım kaçmasın benim. bugün kursta bi kızın yanında oturuyorum. baktım sürekli cep telefonuyla ilgileniyor falan. lan dedim sevgilisi mi var acaba dedim. baktım. facebook, twitter, foursquare ne varsa kullanıyor kız. sonra kızın yavaşça kulağına eğildim ve kendinden emin bi sesle fısıldayarak:

-naber

dedim. telefonu elinden fırlattı kız. ay korkuttun dedi.

-şey ben bi şey merak ediyorum facebook'ta kendimi gizledim de. sen aratsan çıkar mıyım ki acaba?
+hmm. bakalım bi adın neydi tam olarak
(oha yedi harbiden)
+hah bu musun
(ulan ben o olsam senle işim ne amk)
-hayır ya çıkmıyo sanırım aşağılara in biraz daha
+peki buuuuu
-hayır bebeğim biraz daha aşağıya inmelisin hadi yapabilirsin
+tamam :) bu muuuu
-orda dur. tam orası tam orda evet hissettin mi sen de offff

ne anlatıyorum olum böyle hikaye mi olur. kız baktı, beni buldu sonra da:

-yaa peki facebook'tan arkadaşlık teklif ediliyo mu bana. ben kaldırdım diye biliyodum ama
+deneyelim mi bi. ediliyo bak burda buton var
-ya buton var ama bakalım ediliyo mu cidden? ben inanmıyom pek teklif gelmeyebilir?
+basıyım mı?
-bas (bas artık amına koyim bas)

telefonu çıkarttım. "ehe şimdi o kadar arkadaşlık teklif ettin kabul etmemek olmaz" deyip kabul ettim teklifini.

haftaya gidince de, "ya ben boğa burcuyum. geçen arkadaşla konuşuyoruz, benle çok güzel sevişilirmiş aslında. kitapta öyle yazıyomuş ama ben emin değilim." demeyi düşünüyorum. bakalım abi 2013 benim senem olabilir titreyerek, bangır bangır geliyorum resmen.

bu arada: mutlu yıllar :)

yazan : jun misugi




1 yorum: