29 Kasım 2012 Perşembe

üst kat komşuya mektup

merhaba kemal bey nasılsınız? kemaldi değil mi? isminizi komol olamayacağını düşünerek bir akıl yürütme yoluyla buldum, umarım yanlış anlamamışımdır.

sağlığınızı sıhhatinizi sormama sanırım hacet yok. bir beygir kadar mukavemetli olduğunuzu dün gece bir kez, bir kez, bir kez, bir kez ve toplamda dört kez daha hatırlattınız. gelen konuklarımızı hakkıyla ağırladığınız için nacizane bir komşunuz olarak gururlanmadım değil. gerek semtimizin aydınlık yüzünü, gerekse ecdadımızın temel meşgalelerini koruduğunuz ve yaşattığınız için minnet duydum. insan minnet duyarken o an yaşanan ne varsa hepsini paket olarak duyuyor elbette. bu da bizim müteahhitlerimizin ucuza kaçmalarından kaynaklıyor canım. yoksa herkesin irili ufaklı minneti kendine.

komol bey, dün gece ne güzel bir geceydi değil mi? gerçi sizinle olan münasebetimiz sabah 4'ü buldu. o kadar içildikten sonra eve o saatte girmek de normal ama. evinizi çok sevdiğinizi ve hiç eli boş gelmediğinizi bilirim. sabahın körü de olsa bu tutkunuza yine bağlı kaldınız ya vallahi helal olsun. gerçi o içkiler nereye içildi hiç anlamadım, maşallahınız var :)

inanır mısınız bazı sabahlar nefesinizi ensemde hissediyor ve irkilerek uykumdan uyanıyorum. siz bazı gerçeklerin üzerinde yoğunlaşırken ben aynı saatlerde o gerçeklerin rüyasını görüyor oluyorum. yani küçük bir empati yaparsanız olayın en civcivli yerinde aşağıdan gelip sizin zilinizi çalmam gibi bi şeye tekabül ediyor bu durum. aşka olan saygımdan elbette böyle bi şey yapmam mümkün değil ya da bir diğer deyişle beni de sikersiniz diye korkuyorum. o yüzden nöbetçi yengenin "çoooooooooooooook güzeeeeeeeegghhhllll" nidalarını yorganımın altından, biraz da sinmiş ezik bir garson boy çocuk gibi dinlemeyi tercih ediyorum. bu esnada ister istemez zihnimde iki çıplak bedenin silueti beliriyor. fakat tahmin ettiğiniz gibi bir görüntü değil bu. daha çok boyunlarından eritilmiş kuyruk yağı akan ve birbirine dolanmış iki adet lombak karakteri gibi...

komohhh bey samimi söylüyorum ki artık samimiyiz diye düşünüyorum, bu kadar kadını nasıl düşürdüğünüzü de keşfedemiyorum. fiziksel olarak bodrum veya marmaris'de gündüzleri halk plajında takılıp geceleri barın üstünde lambada yapan emektar erkek arkadaşlarımıza benziyorsunuz. ankara küçük yer, gittiğiniz bi kaç yerde rast geldim de hep entel-tiyatrocu-bohem vatandaşların hayatlarını erittiği mütevazi barlardı. acaba umutsuzlara umut olmak için mi böyle bir yöntem seçtiniz ki? olaya sosyal sorumluluk olarak mı yaklaşıyorsunuz acaba? vardır bi bildiğiniz diye düşünüyorum.

sizi daha fazla meşgul etmeyeceğim. malum git-gel yol yorgunusunuz. kendimle ilgili değişimlere katkıda bulundunuz, bunu da söyleyeym dedim. allah razı olsun, artık saat 6 dedin mi ayaktayım. ne bir uykululuk hali, ne bir yataktan çıkamamak. bu sabah gelmeden önce 4 çeşit yemeğimi de yaptım, artık akşama ayaklarımı uzatıp bir sonraki bölümünüzü heyecanla beklemek kaldı. beri yandan insani ve hormonal bi takım taleplerimi yitirdiğimi de söyleyim de sevinin hadi hadi :) işte bu da sırf bi takım zevkler uğruna belki de yanlış insanlar seçmeme mani oldu. seks hayatım bitti tşk :)

gerçek bir öğretmenmişsiniz sevgili komşum. hem de hayat gibi, sike sike öğrettiniz!

hakkınızı helal edin, kombiyi de çıkarken kapatın. sıhhatler olsun.

altta kalan komuşunuz : tanrı şiva

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder